3 Aralık 2007 Pazartesi

Türkiyede Av Turizmi

Türkiye'nin coğrafi yapısı, bitki örtüsü ve yaban hayatı bakımından av turizminin gelişmesine elverişli konumdadır. Av turizmine açılacak avlaklar, ülkemizin av hayvanı potansiyeli dikkate alınarak, Orman Bakanlığı (Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü) tarafından tespit ve ilan edilmektedir. Yabancı turist avcılar, Orman Bakanlığınca A Grubu Seyahat Acentelerine verilen Av Turizmi İzin Belgesi ile avlanabilmektedirler. Ayrıca, yabancı turist avcılar Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-yaban Hayatı Genel Müdürlüğünce tescil edilen özel avlaklarda, sadece buralarda üretilip serbest bırakılan türleri avlayabilmektedir. Seyahat Acenteleri aracılığıyla avlanabilen yabancı turist avcılar, 6136 Sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik ve MAK (Merkez Av Komisyonu) nun ilgili kararına göre, av tüfeği ve aksamını beraberlerinde getirebilmektedirler. Av İzin Belgeleri'nde; av partisine katılacak avcının adı, soyadı, uyruğu, yurdumuza giriş ve çıkış yapacakları gümrük kapıları ve tarihleri, avlanacakları yer, avlanma tarihleri ve avlayabilecekleri av hayvanı türleri ve sayıları belirtilmektedir

Kalkan avlama

Bir dip balığı olan Kalkan Karadeniz’in en tanınmış balığıdır. Boğazlar, Ege, Marmara ve Akdeniz’de seyrek rastlanır. Gezici balık değildir. Bütün hayatı dipte yatmakla geçer. Batı Akdeniz, Atlas Okyanusu ve Şimal Denizinde Kalkanını diğer türleri yaşamaktadır. 25 - 30 yıllık ömrü olan Kalkan Balığı 1 m. boya erişebilir. Sahillerde 5 - 10 m. den başlayarak 300 - 400 m. derinliklere inebilir. Etçil ve fazlasıyla obur bir balıktır. Erkekleri 5 - 6 , dişileri ise 6 - 7 yaşlarında olgunlaşıp üremeye geçebilir. Üremeleri 10 - 15 derece sularda Nisan’ dan Haziran’a kadar sürer. Milyonlarca yumurta vermesi yanında etinin lezzeti ve verimliliği ile ekonomik değeri çok yüksektir.

Levrek nasıl avlanır

Beslenmesi ve Yemleri:Hemen hemen yiyebileceği boydaki her balık levreğin avı olur. Kefal, istavrit, kalamar, sübye, zargana, yılanbalığı, sardalya, hamsi, karides, gümüş balığının canlısı, ölüsü ve filetosu levrek için yem olabilir.Avcılığı:
a)Ağırlıklı Savurma Olta:
Genellikle kıyıdan yapılır. 0.70 nolu misinaya 2-3 cm lik bir fırdöndü bağlanır. Fırdöndünün diğer ucuna da bir kulaç 0.50 misina bağlanıp, misinanın boşta kalan ucuna aynı büyüklükte başka bir fırdöndü bağlanır. Fırdöndüyü bağlamadan önce misinaya 100 gramlık delikli yaka kurşunu takılır. Fırdöndüden sonra 50 cm boyunda 0.50 no misina bağlanır. Misinanın ucuna 2315, 2300 veya 2369 model , bölge balığının iriliğine göre 7-11 numara arası iğne bağlanır. Misina kalınlıkları avlanacak balığın boyuna göre inceltilip kalınlaştırılabilir. İğneye yemler bölümünde tarif ettiğimiz şekilde canlı yem takılır. Ölü yem kullanılabilirse de canlı yem en iyi sonucu verir.Ölü yem zeminde duracağından yengeç, yılanbalığı ve deniz çiyanları hareketsiz yemi kolaylıkla parçalayabilirler. Ayrıca yaralı, aksak hareketli yem levreğin daha çok dikkatini çekeceğinden canlı yem daha verimli olacaktır. Avlanılan yer elverişli ise bu takımdan birkaç tane yapıp değişik yerlere atılabilir. Takımlar denize atıldıktan sonra, bir çubuk dikerek misinalar çubuklar üzerine açılan yarıklara takılır, mümkünse misinalara birer zil takılır.Balık yemle ilgilendiğinde acele etmeden balığın yemi tam yutmasını beklemek gerekir. Yemi yutan balık zaten takımı sürüklemeye başlayacaktır. O zaman misinayı yakalayıp bir tasma atarak iğnenin ağıza oturması sağlanır. Yakalanan balık yora yora kıyıya kadar çekilip kepçe ile alınmalıdır.Balığı iğneden çıkarırken, öncelikle sırt yüzgeçlerindeki ve galsamasındaki iğnelere dikkat etmek gerekir. Karnı avucumuzun içine gelecek şekilde galsemaların altta birleştiği noktada tutup, kargaburun yardımı ile iğne çıkartılır.b) Şamandıralı Savurma Olta:Şekil 1 de görüldüğü gibi takım hazırlanır. İğneler 1138 veya 1253A model 3/0 ile 6/0 arası seçilir. Kullanılan misina kalınlıkları ve iğne ölçüleri avın büyüklüğüne göre küçültülebilir. Bu takım daha ziyade akıntılı sularda tatlı suların denize döküldüğü yerlerde kullanılır. Takım atıldıktan sonra salınarak ve çekilerek takımın gezmesi sağlanır. Canlı yem takılması verimi arttırır.
Şekil-1 Şekil-2Şamandıralı savurma olta
Bırakma olta
c) Bırakma Olta:Kullanılan malzemelerin numaraları yine aynıdır. Bu takıma beden bağlanmaz;Şekil-2 takım kendi halinde serbest bırakılır. Kullanılan şamandıra diğer takımın şamandırası gibi küçük balon şamadıra değil, büyük şamandıra yada 2 litrelik pet şişe veya plastik bidon seçilmelidir. Bu takımla av gezici olduğu için tekne ile yapılır. Hafif akıntılı sulara bu takımdan kontrol edilebilecek sayıda bırakılır. Tekne takip edilebilecek mesafeye alınıp şamandıralar takip edilir.Balık yakalandığı zaman oltanın yanına gidip balık alınır ve olta tekrar yemlenir.
d) Ağırlıklı Bırakma Olta: Bu takıma da beden bağlanmaz. Bu takım da akıntılı sularda kullanılır. Av bölgesine birden fazla takım bırakılır. Takım sabit olduğu için yüzerek veya tekne ile kullanılabilir. Av yerine göre köstek, bedene istenilen noktadan bağlanabilir.
e) Kıyıdan Yapma Yemler Kullanılarak:Makaralı kamış ve değişik tipte yapay yemler kullanılarak atıp çekme yöntemiyle yapılır. Silikon yapay balıklar, metal kaşıklar ya da ülkemizde Rapala adı ile bilinen yapay yemler kullanılabilir.Metal kaşık ya da silikon yemler ile avlanılacaksa misinanın ucuna klipsli fırdöndü bağlanır. Kullanılacak kaşık da klipse takılır. Rapala türündeki yemler ise fırdöndü kullanmadan direkt olarak misinaya bağlanmalıdır. Rapalanın misinaya bağlantısı, düğümler sayfasında anlatılan rapala düğümü ile yapılmalıdır.Uygun bir kıyıdan kamış ile savrulup yavaş yavaş çekilerek av yapılır.Bu takımda kullanılan misinanın kalınlığı ne kadar ince olursa yem o kadar uzağa atılabilir.f) Sırtı Çekerek: Tekne ile yapılabilir.Ege, Akdeniz ve Çanakkale boğazında çok kullanılan bir yöntemdir. 0.50 bedene, avlanılacak suların akıntı durumu ve derinliğne göre 30-75 gram arası bir delikli kurşun takıldıktan sonra 2-3 cm?lik bir fırdöndü takılır. Fırdöndüden sonra yaklaşık 5 kulaç uzunluğunda 0.25 -0.30 arası kaliteli bir misinadan ek beden takılır. Ek bedenin ucuna ise hafif bir metal kaşık ya da silikon balık takılır. Eğer rapala türünde bir yem kullanılacaksa ya da çok sığ sularda avlanılacaksa kurşun kullanılmaz.Tekne ile ağır yollu ve sessizce kıyılar takip edilirken, yem suya bırakılıp misina 15-20 kulaç kadar salıverilir. Ağır yollu olarak gidilirken misina elde tutularak av yapılır. Balık vurduğu anda olta yavaş yavaş toplanıp balık alınır.g) Levrek Çaparisi:Çapariye geldiği dönem ve yerlerde kullanılır. Burada çapari yapımı ayrıntılı olarak anlatılmayacaktır. Ancak kullanılan çaparinin genel özelliklerini özetlemekte yarar görüyoruz. Çaparinin bedeni 0.60 lık sarı veya yeşil misinadan, köstekler ise 25-35 cm uzunlukta 0.40 misinadan yapılmalıdır. Levrek çaparisinin iğneleri 1251C, 90213 model iğnelein 6/0 - 7/0 boyları veya 900,2315 model iğnelerin 5/0 - 6/0 boyları olarak seçilir. Kırmızı horozzun boyun tüylerinden 5 veya kına ile boyanmış kazın boyun tüylerinden 3 adet tüy kullanılır.h) Levrek Paraketesi:Levreğin dolaştığı bilinen alanlara, taşlık, otluk bölgelerin arasındaki kumsal boşluklara bırakılır. Tekneden atılabildiği gibi kıyıdan suya girerek de sığ sulara atılabilir. Beden 100 no misinadan kollar 0.50 misinadan yapılır. Kol boyları yarım kulaç, kol arası mesafeler iki kulaç yapılır. Levrek ağzı geniş bir yapıya sahip olduğu için geniş dirsekli galvaniz iğneler kullanılmalıdır. 1138 veya 1140 kalite 2/0 ? 4/0 iğne yada benzerlerini kullanabilirsiniz. İğne adedini en fazla 20 olarak yapmanızda fayda vardır. Levrek paraketesinde canlı yem birinci tercih olmalıdır. Kefal, izmarit, karides, sübye, kalamar, iskorpit, gelincik, kaya balığı ile yılanbalığı ve zargana yavruları yem olarak kullanılır. Eğer bu balıkları canlı olarak kullanabilirsek ve yer seçimini doğru yapabilirsek iyi bir netice almamız kesindir.Canlı yem birkaç şekilde takılabilir.1- Dudakları sağlam balıklarda iğne önce alt dudağından sonra üst dudağından saplanarak ucu dışarı çıkınca bırakılır.2- İğne balığın sırt yüzgecinin hemen altından batırılıp diğer taraftan çıkarılır, sonra biraz çekilip galsamasından sokulup ağzından çıkarılıp bırakılır.3- İğne sadece sırt yüzgeci altından saplanıp ucu diğer taraftan çıkarılıp bırakılır.4- İğne galsamasından sokulup üst yada alt dudağına sağlanarak ucu dışarıda bırakılır.
Ölü yemler ise iğne gözükmeyecek şekilde diker gibi dikkatlice takılmalıdır.

Mercan balığı nasıl avlanır

Mercan avı yemli takımlarla yapılır. Yemli takımlar aşağıdaki bilinen takımlardır.a. Köstekli sarkıtmalarb. Yeldirmelerc. ParaketelerHer ne kadar zaman zaman zoka ile mercan avından bahsedilse de zokalı takımlarla avcılık trança hariç diğer türler için pek geçerli değildir. Nedenine gelince; mercanın derin su balığı olduğunu biliyoruz, genelde de 25 metreden az derinliklerde mercana pek rastlanmaz, akıntılı sularda zoka ile bu derinliğe inip karagöz bahsinde anlatılan şekilde yeldirme uygulaması yapmak zokanın inip çıkarken harcayacağı zaman göz önüne alındığında oldukça sıkıcı ve verimsiz bir av ortamı yaratacaktır. Zokayı büyütmek iğneyi de büyütmek olacağından bu defa boş vuruşlarla yem yedirilecek, balık iğneyi almayacaktır. Oysa iri trança için 8/0-9/0 a kadar iğne kullanılabileceğinden zokalı takım kullanılabilir, zaman zaman iri fangriler de zokalı takımla yakalanırlar. Bu yöntemde de zoka genelde sarkıtma türünden kullanılır sadece trança veya iri fangri değil civarda olabilecek orfoz, lahoz gibi balıklarda oltaya gelebilir, bence de zokalı takımla asıl amaçlanan bu balıklar olmalıdır. O nedenle zokalı takımla avcılığı orfoz, lahoz gibi balıklara bırakıyoruz. Ama siz “ben sıkılmam ve vaktim var zoka denemek istiyorum” derseniz karagöz bahsinde anlatılan zokalı takım ve uygulamasını derin sularda deneyebilirsiniz; bu durumda size tavsiyem kıstırmayı biraz ağırlaştırmanız olabilir ama o zamanda oltanın inerken karışmamasına çok dikkat etmek gerekir. Takım kalınlıkları ve için aşağıdaki tablodan yararlanılabilir. Akıntılı derin sukarda mercan avı için en iyi yöntem derin su yeldirmeleridir ki bu konu altta incelenmektedir.Mercan balıklarının tümünü bir arada tanıdık ve gördük ki boy ve ağırlık yönünden oldukça geniş bir yelpaze ortaya çıkıyor. Mercan avında takımlardan bahsederken her seferinde hangi türe ne kalınlıkta takım, kullanacağımıza bakacağımıza alttaki tabloda bu ayırımları görüp daha sonra da takımları ana hatları ile tanıyabiliriz. Dikkat edilmesi gereken konu karagöz avında olduğu gibi mercan avında da takım kopartmamaktır. Sarkıtma takımlarda bir yere kadar tolerans olsa da yeldirmelerde takım koparsa ve bu geceleyin veya balık daha dipteyken olursa av kesilir. Ne zaman başlar? Mercanlar bile bilemez.
BalıkAğırlığıTakım türü
Takım kalınlıkları
İğne*OltaBedenKöstekMercan, Kırma mercan, Mandagöz mercan, Mırmır, Bantlı mercan1 kiloya kadarHafif040- 045035-040025-0303-11-3 kilo Orta 050-060045- 050035-0401/0-3/03 kilo ve üzeriAğır 070-080050-060045-0502/0-4/0Fangri2 kiloya kadarHafif045-050040-045035-0401-2/02-4 kilo Orta 070-080060045- 0501/0-3/04 kilo ve üzeri Ağır 080-100060-070050-0604/0-5/0 Trança3 kiloya kadarOrta 070-080060045-0501/0-3/03-6 kilo Ağır 080-100060-070050-0604 /0-5/06 kilo ve üstüÇok ağır100-120070-080050-0605/0-8/0
* İğneler sert damaklı, kuvvetli çeneli balıklara kullanılan cinsten kısa saplı, kalın telli, tercihen çapraz, keskin ve çelik olmalıdır.

Yaban Domuzu avı

Yaban domuzları ile ilgili derlemeye başladığım kaynaklarda ulaştığım ilk detaylı bilgi Amerika da bulunan bir üniversitenin araştırmasıdır. Elimden geldiğince Türkçe'ye doğru bir şekilde tercüme ettim. Genel tanımlar ve alışkanlıklar konusunda bize ışık tutabilecek detaya sahip.
Familya : Suidae
Latince Adı : Sus Scrofa
Coğrafi Dağılım ve Bölgeler
Domuz familyasının içinde en büyük çeşitliliği yaban domuzları oluşturur. Genel olarak Avrupa, Asya, Kuzey Afrika da bulunur. Bununla beraber ada coğrafyaları olan, İngiliz Adaları, Korsika, Sardunya, Japonya, Sri Lanka, Ryukyu Adaları, Tayvan, Sumatra ve Doğu Hindistan adalarının bir kısmında da bulunurlar. Domuz familyaları insanlığın ilerleyen tarihinde daha sonraları evcilleştirilmiş hayvanlar olarak da addedilmiştir. Şu an itibari ile Sus Scrofa yani yaban domuzu hemen hemen her yerde bulunabilir ve özellikle ormanlık ve yüksek arazilerde bulunurlar.
Yaşam Alanı ve Habitat
Yaban domuzları geniş bir çevre yelpazesinde bulunmasına rağmen, genellikle nemli ormanlarda fundalıklarda ve çalılıklarda boy gösterir. Özellikle meşe ormanları ve sazlıkların bol ve sık olduğu yerleri tercih ederler. Çok sert kış şartlarında ve soğuktan meydana gelen yiyecek azlıklarında çok uzun mesafeler katederek yiyecek bulma kapasitesine sahip olduğu kanıtlanmıştır. Ciddi ısı değişimlerine hassastırlar. Yaban domuzlarının suda veya çamurda debelenerek postlarında oluşturdukları tabakayla, ideal ısılarını koruma konusunda bir teknik geliştirdikleri gözlemlenmiştir. Ve bu hareketin aynı zamanda böcek ve sürüngen sokmalarına karşı koruma oluşturduğu da bilinmektedir. 50 derecenin altında rahat edemeyeceği gibi ters olarak sıcak havalarda güneş çarpmasına karşı da dayanıksızdırlar.
Fiziksel Tanımlama
Ağırlık : 50 ila 350 kg
Uzunlık : 90 cm ila 180 cm
Yaban domuzları sert ve kısa tüylerden oluşan kaba bir posta sahiptirler. Renkleri koyu griden kahverengine giden bir yelpaze içinde değişiklikler gösterir. Kafa ve gövde uzunlukları 900 – 1800 mm civarlarında kuyrukları da 300 mm civarındadır. Omuz yüksekliği 550 ila 1000 mm arasında olur. Ortalama ağırlıkları 50 ila 300 kg arasında değişir. Erkekler genellikle dişilerden iridir. Yaban domuzları sürekli gelişen 4 ana dişe sahiptir. Bu dişler diğer dişlerin arasında olmakla beraber her biri üst ve alt çenenin çeyrek dairelerinde , bulunur.
İnsanların yaşam alanlarına yakın yaşamaları sonucu genetik değişikliklere uğrayan yaban domuzlarında değişkenlik gösteren deri renkleri, kuyruk uzunlukları ve burun (zurna) tipleri gözlemlenmiştir.
Üreme
Çiftleşme mevsimi şiddet içeren bir zaman dilimidir. Genellikle erkekler dişilerile eşleşebilmek için kavga ederler. Erkek domuz sürekli olarak alt dişlerini üst dişlerine sürterek keskinleştirme yetisine sahiptir. Keskinleştirilen dişler, çiftleşme dönemlerinde sıklıkla silah olarak kullanılır. Yaban domuzu familyasının erkek bireyleri karnın yan kısımlarında, çamur ve reçine ile kalın tabakalar oluşutururlar. Bu tabakalar dişiler için yapılan kavgalarda ölümcül diş yaralarını engellemek amaçlı kullanılır. En agresif erkekler bir çiftleşme döneminde 8 dişiye kadar çiftleşebilir ve 8 dişiyi hareminde tutabilir.
Ilıman bölgelerde dişiler ,ilkbaharda bir batın yavru verir. Tropikal bölgelerde yavrulama/üreme yıl boyu devam eder fakat genellikle nemli mevsim zamanlarında gerçekleşir.
Dişiler 21 gün kızanda kalır ve bu dönemin 3 günü ılımlı ve kabul edicilerdir. Çiftleşme gerçekleştikten sonra yavrular 115 günlük bir gebelik sürecinden sonra doğarlar. Ortalama hamilelik süresi 100-140 gün arasıdır. Anne bir batında 1 ila 12 yavru doğurabilir. Genellikle 4 ve 8 arasıdır. Cinsel yetişkinliğin 8-10 aylıkken oluşmasına rağmen dişiler 18 aylık olmadan üremezler. Erkekler ise 5 yaşından önce dişilere ulaşabilecek güce ve iriliğe sahip olamazlar.
Dişi yaban domuzu ot ve çimen üzerine hazırlanmış bir yuvaya doğurur. Yavrular doğduktan sonra bir süre bu yuvada zaman geçirirler. Yaban domuzu dişileri yavrularını koruma konusunda üst düzeyde agresiflerdir. Bu üst düzey agresiflik ve dikkate rağmen sadece doğan yavruların yarısı olgunluk ve yetişkinlik dönemlerine geçebilir. Çoğu, hastalıklara ve doğadaki diğer yok edicilere yenilmektedir. Yavrular 3-4 ay kadar emzirilir ve anne tarafından ilgi görür. Genellikle bir sonraki gebelikten önce bağımsız hale gelirler.
Yaşam Süresi
Yaban domuzlarının genel yaşam süresi 10 yıldır. 27 yıl yaşamış yaban domuzu kaydı dünya üzerinde mevcuttur. Genç ölüm oranı yüksektir.
Davranış
Avrupadaki yaban domuzları, genellikle gözlenen 20 li sürülere nazaran bazen 100 lü sürüler halinde bulunabilir. Bu sürüler yavruları,gençleri ve dişileri kapsar. Erkek domuzlar yetişkinliğe ulaştıkları zaman sürüyü bırakırlar ve tek başlarına yaşamaya devam ederler. Sürüler genel olarak çok çok büyük alanları dolaşırlar ama göç etmezler. Yaban domuzları daha çok şafak vaktinde, günbatımında ve gece aktiflerdir.
Yuva Bölgesi
Bilimsel araştırmaların belirtmesine göre yaban domuzlarının yuva ve yaşam bölgeleri 100 – 400 hektar arası değişmektedir. Erkek domuzların bölgeleri dişilere göre daha geniştir hatta iki katına yakındır.
İletişim, Algı ve Sezgi
Koku alma duyuları domuzların en gelişmiş özelliklerinden. Burun kasına bağlı büyük yuvarlak kıkırdak domuzun burnuna ekstra hareketlilik ve esneklik kazandırır. Yaban domuzu ileri düzeyde bir tat alma duyusuna sahiptir. Bilinmeyen nesneleri tat duyuları ile çok çabuk ve kolay tanımlayabilme yetisine sahiptir. Yaban domuzlarının iyi derecede görme yeteneğinden yoksun olduğuna inanılır. Gözleri , önden görüşü çok zayıflatacak şekilde kafanın yanlarında bulunur. Yaban domuzları homurdanarak ve çığırınarak sesli iletişim kurarlar.
Yemek Alışkanlığı
Yaban domuzu otobur ve etobur olarak seçim yapmadan beslenir. Yosunlardan sebze meyveye, cevizden meşe palamutuna, sürüngenlerden böceklere uzanan çok geniş bir besin yelpazesine sahip olduğu için, yemek bulması kolaydır. Bu kolaylık yaban domuzlarının çöllerden tutun dağlık arazilere kadar birçok çevrede yaşamlarını sürmesini sağlamıştır.
Yok Edicileri
Yaban domuzlarının bilinen en büyük yok edicisi, insandır. Erişkin domuzlar; ayılar, vahşi iri kedi türleri, ve timsahlar tarafından avlanır. Genç ve küçük yaban domuzları, büyük yılanlar, büyük sürüngenler, vahşi kediler ve kurtlar tarafından avlanır. Yaban domuzları tehdit altındayken ileri derecede agresif ve gözüpeklerdir. Sürekli gelişim gösteren ve keskinleştirebildilkleri dişlerini ; bunun yanında da , hacimlerinin tüm kuvvetini saldıranı incitmek ve devre dışı bırakmak için kullanırlar.
Yaban Domuzlarının Ekosistemdeki Rolleri
Doğuştan itibaren ekosistem içinde yer alan domuzlar, toprağı karşıtırarak farklılaşmasına, yeni tohumların kolonilenmesine ve meyve tohumlarının yayılmasına sebep olurlar. Bilhassa genç olan domuzlar, iri yok edici etoburlar için önemli bir av ve besin kaynağıdır. Ama bunun yanında küçük hayvanları yiyerek sebze ve meyve birimlerine zarar vererek ekosistem içinde zararlılar arasında da yer alırlar.

Tüfek taşıma teknikleri

avlanırken, tüfeğin hem avcının kendisine ve hem de yanındakilere zarar vermeyecek bir kazaya sebep olmayacak şekilde taşınması gerekir. bu takdirde, tüfek iki elle tutulmuş olarak taşınıyorsa, namlunun refakatçinin bulunduğu tarafa yönelik olmaması gerekir. bu durumda namlu yukarı veya aşağı tutulmalıdır.
yanlış tutuş: namlu etraftakilere doğru vaziyette yanlış tutuş: namlu baş seviyesinde en kaliteli tüfekler bile, ihmal veya dış etkenler yüzünden güvenilirliğini kaybedebilir. örneğin; yağmurlu nemli havalarda kundağın şişmesi, tetik ayağının kurulma esnasında tam yerine oturmamasına, bu da tüfek kapandığında çekicin kurularak fişeği patlatmasına sebep olabilmektedir. bu gibi örnekler çok ama çok uzatılabilir. avda yürürken namlunun her zaman yukarı bakmasına dikkat etmek gerekir. çünkü, iki elde taşınan tüfeğin namlusu, yürüyüşle birlikte çaprazlamasına yana doğru döner. bu da, solunuzda yürüyen diğer avcılar için büyük tehlike yaratır. oturarak av beklerken de, namlu hep yukarı doğru olmalıdır. karşıdan avın geldiğini gördüğümüzde, namlu ileri doğru uzatılmalıdır. atış için ayağa kalkarken, namlunun bu duruştan en rahat omuza geldiği görülecektir. sağa veya sola atışlarda da, tüfek vücudunuzla birlikte dönecek, silah tek başına dönerek kötü bir atış yapmak yerine, vücutla silah arasında istenen armoni sağlanmış olacaktır. hangi pozisyonda olursanız olun, ister ayakta, ister oturuyor vaziyette, atış yapılacağı zaman, tüfeği omuzlamadan önce “hazır” duruma geçmek gerekmektedir.
atış pozisyonuna geçmeden, her şeyden önce yere sağlam basmak gerekmektedir. davranmaya hazır durumdayken kundak, koltuk altına iyice girmiş olmalıdır. eğer kundak bel hizasında tutulacak olursa, muhtemel bir ıskayı davet ediyorsunuz demektir. kabza koltuk altının biraz ilerisinde dururken, kundağı pazu vasıtası ile kaburgalar ile kol arasında yumuşak, boşluğa yer vermeyecek şekilde, tatlı-sert tutunuz. davranmaya başlayacak kişi, içinde bulunduğu pozisyondan, önce bu duruma geçmelidir. söz konusu durum dışında herhangi bir pozisyondan tüfek omuzlandığı zaman, dipçik omuzda her seferinde başka bir yere oturacaktır. bunun sonucu da, istikrarsız bir atıştır. halbuki istikrarlı bir pozisyon, istikrarlı bir atışın temelidir. söz konusu metodun alışkanlık oluşana dek, sürekli çalışılması doğru davranmayı refleks haline getirerek, doğru atışı alışkanlık haline sokacaktır.
doğru tutuş: namlu yukarı
doğru tutuş: namlu aşağı

Hedefi Iskalamak

Avcı ve Atıcıların yivsiz av tüfeği ile hareketli hedefi vuramamalarının sebeplerini inceleyeceğiz. Tamamen avcının atış esnasındaki hatalarından kaynaklanan sebepleri dikkate alacağız yoksa kötü malzeme veya yanlış ölçülerde doldurulan fişeklerden kaynaklanan ıskalar burada konumuz dışındadır.Zaman zaman çok iyi atıcı olarak bildiklerimizin dahi çok kolay görünen bazı atışları kaçırdıkları malumdur. Atış , fiziki davranışa olduğu kadar, zihinsel yaklaşıma da bağlıdır.Her sporda olduğu gibi avcılıkta olsun atıcılıkta olsun konsantrasyon şarttır.Zihinsel ve bedeni hareketin odak noktası o anda yapılacak atışın hedefinin üzerine toplanmalıdır. İki ördeğe duble yapacak bir avcının birinciye ateş etmeden ikinciyi nasıl vuracağını düşünmesinin neticesi genellikle güzel iki ıskadır. Aynı şekilde , bir skeet atıcısı da mesela 4 no.da atış yapacakken , bir önceki turda aynı istasyonda geri kaldığını aklına getirirse,büyük ihtimalle gene plağı vuramayacaktır. Çoğunlukla iyi atıcılarla kötü atıcıları birbirinden ayıran önemli faktör, birinin diğerinden daha iyi konsantre olmasıdır. Yanlış hareketlerle de atışların isabetli olduğu zaman zaman olur. Fakat aslında bütün hareketlerin doğru yapılması gerekip,bunlardan birinin yanlış yapılması gene ıskalamaya sebep olur. Pozisyon doğrudur, tüfek omuza düzgün çıkmıştır,kuşu güzel takip edip namluyu geçirmiştir,tam o sırada fazla mı önleme verdiği sorusu aklına gelirse,geri kalır, av da geçer gider.Çoğu zaman bir uçar atıcısı hata yaptığında , ne yapmak isteyip de ne yaptığını söyler ama aslında ne yaptığını tam olarak bilmez. Tuhaftır, çok az atıcı diğer atıcılara devamlı olarak hatasının ne olduğunu sorar. Hatalarına kendi başına cevap bulmaya çalışarak çok daha uzun zaman plak kaçırmaya devam eder. Birçok avcı kendi kendine dahi kabullenmeyeceği ıskalamalar yapmıştır ve her zaman vuramadıklarından ziyade vurduklarını hatırlamayı tercih eder.Acemi atıcı telaşlanırken, iyi atıcı bol zamanı olduğunun farkındadır. Tecrübeli ,kararlı ve sakin bir skeet atıcısının karşısında uçan plak , adeta bir basketbol topu gibi süzülmektedir.Zira acemi bir atıcıya aynı plak bir magnum tüfekle atılmış aspirin hapı gibi görünür. İyi atışın zamanlaması atıcıya göre de değişir. Bazılarının reaksiyonu bir diğerine nazaran daha hızlıdır. Bazılarının ise görüşü daha iyidir. Gençlerin ise yaşlılara nazaran hem görüşü daha iyi hem de reaksiyonu daha hızlıdır. Kişi atışını kendi fiziki durumuna göre de ayarlamalıdır.Yivli tüfek atışlarında da buna benzer durumlar olmaktadır. Birçok tecrübesiz atıcı acele etmekte, sanki giden av 100 mil süratle gidiyormuşçasına telaşla arkasından ateş etmektedirler. Aslında elinizdeki tüfeğin kurşununun menzili ve sürati avınızı çok uzak mesafelerde kolayca yakalamaya yeterlidir. Gerekli olan sizin iyi nişan almanız ve tetiği ne zaman çekeceğinizi iyi zamanlamanızdır.
Size iyi uymayan bir tüfek de zamanlamanızı bozabilir. Fazla uzun bir kundak, tüfeği omuzlarken ceketinize takılacak, veya omuzunuza oturtmaya çalışırken dikkatinizi dağıtacak,zamanlamanızı bozacaktır. Tamamen bu sebepten dolayı bir keklik avcısı soğuk kış aylarında ördek avına çıktığı zaman atışlarında zorluk çekmekte ve bolca ıskalamaktadır. Yürürken,tepelere tırmanırken giydiği ince giysilerden sonra, ördek beklerken giydiği kalın ceketi , ani davranışlarda ,tüfeği omuzlamasına mani olmakta, bir çok kere kundağı koltuk altına takılmaktadır.Acele edip kötü pozisyonda atmak da ıskalamaya sebep olmaktadır. Ters ayakla atmak gibi. Ayrıca oynak bir sandalda ördeğe atmak da peşinen ıskalamayı kabullenmek demektir.Aslında ıskalamanın bütün sinir bozuculuğuna rağmen, arkasından üzerinde biraz düşünmek, neden vuramadığınızı araştırmak, belki sinirinizi de biraz daha fazla bozacaktır. Fakat ilerideki atışlarınızda daha az sinirli dakikalar geçirmenize de çok yardımcı olacağı kesindir.Şimdi bu hataların neler olabileceğini inceleyelim.Avcılar tarafından en çok yapılan hatalardan biri, başını yüksek tutup,kundağın üzerine yeterince yatmamaktan kaynaklanır. Göz , olmayan gez , arpacık ve hedef yerine , namlu ucunda kuşu görmesiyle tetiğe asılmasıyla avı da kaçırmış olur. Bu durumda farkında değildir ama bütün namluyu görmektedir. Netice olarak da fazla üst atar. Bu şekilde kundak üzerine yeterince yatmamanın da genelde iki sebebi vardır.Birincisi avcı kuşun fırlamasıyla heyecanlanır. Sanki keklik veya bıldırcın 300 km. süratle gidiyorda onu kaçıracakmış heyecanıyla , namlu ucunda kuşu görmesiyle ateş eder.O sırada namlunun tamamını da birlikte gördüğünün farkında bile değildir. Yüksek atmanın bir diğer sebebi de, kuşun bir an önce düştüğünü görmek hevesidir. Hiç farkında olmadan çok iyi nişan almış olmasına rağmen, hedefi biraz daha fazla görmek için başını gevşetip ,hafifçe kaldırıp tetiği çektiğinde ,hedefi yoluna devam edecektir.Vurulmayan avların ve kırılmayan plakların pek çoğu yüksek atmaktan dolayı ıskalamaktadır.Vuramamanın bir başka sebebi de , tüfeğin “swing”ini (hareketini) durdurmak veya yavaşlatmaktan ileri gelmektedir.Atıcı sağdan sola veya soldan sağa hareketini hedefi geçtikten sonra da devam ettirmelidir. Tetiği çekerken hedefi önlemeler tahminidir. Göz ,silah ve hedef arasındaki otomasyona dayalı bir bağlantıdır. Tecrübeyle belirlenmiş, mesafeye göre belli ölçülerde önlemeler söylenip yazılmakla beraber , tatbikattı ön yargı ve tecrübeye dayanmaktadır. Zira, söylenenleri veya okuduklarınızı,hedef fırladıktan ve tüfeğin hareketi başladıktan sonra düşünüp hesap etmeye başlarsanız ,hedefiniz de yoluna devam edecektir. En ufak bir tereddüt,hareketinizin yavaşlamasına, o da ıskalamanıza sebep olacaktır. Bu hatayı pek çok tecrübeli avcı ve atıcı da sık sık yapmaktadır.Bunu tedavi etmenin yolu, düşünmeden tüfek atmaktır. Göz, gez, namlu, arpacık hizasının, hedefi geçtiği uygun bir noktada hareketini devam ettirirken tetiğin de çekilmesidir olay. Göz, beyinle birlikte,hiçbir münakaşaya girmeden, önlemenin miktarını belirleyecektir. Yok eğer kendi egonuzu tatmin sevdasıyla, çabuk düşünüp karar vermek gibi bir oyuna müptela iseniz,bunu oynayıp zafere ulaşmanızın daha kuvvetli ihtimal dahilinde olduğu sahalar vardır.Zira burada birkaç tesadüfün haricinde her zaman giden hedefinize yenik düşeceksinizdir.Bütün atıcılarda vuramamanın en başta gelen sebepleri yüksek atmak veya geri kalmaktan kaynaklanır.Geri kalmalar her zaman kullandığınızdan daha uzun namlulu veya daha ağır bir tüfeğe geçmenizden de kaynaklanabilir. Diğer taraftan, kısa veya hafif bir tüfeğe geçtiğinizde de “swing”inizi hızlanacağından bu seferde hedefinizi fazla geçtiğiniz için ıskalama ihtimaliniz çoğalacaktır. Her olaydaki başarının içinde iyi zamanlamanın rolü büyüktür. Bu atışta da aynıdır. Aslında esrarengiz bir olaydır zamanlama. Kabiliyetle,iyi görüşle, tecrübeyle ve kendine güvenle oluşur. Tecrübesiz avcıya bir sülünün kalkışı jet gibi görünürken , iyi bir atıcı için,bu kalkışın koca bir nakliye uçağından farkı yoktur.

Av Etleri

Vurduğunuz avların etleri,başınıza olmadık işler açabilir. Av etinden aldığı bir mikrop veya parazit yüzünden yıllarca hastane kapılarında dolaşan veya yediği av etinden zehirlenip yataklara düşen ve hatta ölenlerin olduğu bir gerçektir. Çünkü av hayvanlarının da hastalıkları vardır ve bu hasta hayvanların da avlanmaları mümkündür. Bazen de avcıların kusurlarından dolayı ,sağlıklı av etleri mikroplara bulaşmakta ve sağlık için tehlikeli olabilmektedir.Av Hayvanlarından İnsanlara Geçen Hastalıklar:a) Paraziter Hastalıklar:Av etlerinin yeterince pişirilmeden (özellikle av sırasında ateşte pişirmede) tüketilmesiyle ,etlerde bulunan bazı parazit (tirişin ve sistiserk) larvalarının alınması sonucunda ,bu hastalıklar ortaya çıkar.Yurdumuzdaki Yaban Domuzlarında çok az da olsa trişin (Trichinella spiralis) parazitinin bulunduğu ve bu eti tüketenlerde tedavisi çok zor olan trişin hastalığının (beyin,kalp,göz gibi organlarda kistler) ortaya çıktığı bilinen gerçeklerdendir.Yine aynı şekilde Geyik etlerindeki sistiserk (Cysticercus cervi) larvalarının alınması sonucunda da sistiserk kistleri meydana gelir.b) Mikrobiyel Hastalıklar:Av hayvanlarının çeşitli mikrobiyel hastalıklarının çeşitli mikrobiyel hastalıkları insanlara da geçebilmektedir. Bu hastalıklardan hayvan üzerinde belirtileri görülenleri , dikkatli bir incelemeyle en azından şüphelerin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Fakat gizli (latent) seyreden hastalıklarda gözle görülür bir belirti olamayacağından , bu durumda çok dikkatli olmak gereklidir.Bütün mikrobiyel hastalıklar , etlerin yeterince pişirilmeden yenilmesi ,av hayvanlarının yüzülmesi ve parçalanması sırasındaki bıçak kesikleri ve kemik batmaları sonucunda bulaşabilir.c) Av Etleriyle Zehirlenmeler:Av hayvanlarının kurşun veya saçma ile vurulmaları, derideki ve bağırsaklardaki mikropların ete bulaşmasına sebep olur. Aynı şekilde , avcıların bağırsakları çıkarmada geç kalmaları veya vurdukları avları geç bulmaları nedeniyle ,bağırsaklardan ete mikrop bulaşması olabilir. İç organların dikkatli çıkartılmaması ve çıkartıldıktan sonra karın boşluğuna doldurulan ve temiz olmayan bez , ot gibi cisimler de, yine etlere mikrop bulaşmasına neden olabilir.Bu ve buna benzer işlemler sonucunda etlere bulaşan bağırsak mikropları ve diğer kokuşma yapıcı mikroplar , etleri kokuşturabilir veya salgılamış oldukları toksinlerle zehirlenmelere neden olabilirler.Hastalığın Adı ve Bulunduğu Av Hayvanları:ŞARBON (Bacillus anthracis): Yaban Domuzu,Karaca,Geyik,TavşanBRUSELLOZİS (Brucella abortus) : Yaban Domuzu ,KaracaPEYNİR HASTALIĞI (Brucella ovis): Yaban Koyunu,Yaban KeçisiAKDENİZ HUMMASI (Brucella suis): Geyik ,TavşanTUBERKÜLOZ(Verem):Yaban Domuzu,Karaca,Geyik,Tavşan,Av KuşlarıTULAREMİ (Pastaurella tularensis) : Yabani Ada Tavşanı ;Tavşan ,SülünKIZIL (Ersipelothrix rhusiopathia) : Yaban Domuzu,Tavşan,KaracaORNİTOZ (Chlamidia ornithosis) : Av KuşlarıLEPTOSPİROZ (Leptospira interrosgans) : Y. Domuzu,Tavşan,Geyik,KaracaSALMONELLOZ : Y. Domuzu,Sülün,Tavşan,Karaca,GeyikKUDUZ: Av Kuşları dışındaki tüm av hayvanlarıÖNERİLER:Av hayvanlarının çok hareketli olmaları ve genelde yerleşim yerlerinden uzak ve yüksek rakımlı yerlerde beslenmeleri,etlerinin yağdan ve bağ dokudan fakir fakat, proteince zengin ve lezzetli olmasına neden olmuştur. Böylesine değerli bir etin iyi işlenmesi ve sağlıklı bir şekilde tüketilmesi gereklidir.Bu şekilde davranılmadığında , birtakım risklerin ortaya çıkması kaçınılmazdır.Bu riskleri önleyici tedbirleri ele alacak olursak:Yaban Domuzu, Geyik, Karaca,Yaban Koyunu ve Yaban Keçisi gibi büyük av hayvanlarının etlrinde ve iç organlarında apse, kireçlenmiş şişlikler,anormal renk ve görünüm değişikliklerinde, mutlaka iç organlarıyla beraber etin tamamının bir Veteriner Hekime gösterilmesi ve onun önerilerine göre işlem yapılması gereklidir. Yaban Domuzu ve Geyik avlanması durumunda ,gözle görülür bir değişiklik olmasa dahi,Trişin ve Sistiserk riskini bertaraf edebilmek için , etin yine de bir Veteriner Hekim kontrolünden geçirilmesinde fayda vardır.Fazla bir ihtimal olmamakla beraber, vücudunda akıntılı yarası olan,aşırı zayıf,hareket kabiliyeti azalmış ve iç organlarında anormal değişiklikler (karaciğerin sararması,dalağın aşırı büyümesi vb.) görülen hayvanların etleri de mümkünse bir Veteriner Hekime gösterilmelidir. Bunun mümkün olmaması halinde ise , et iyice pişirilmelidir.Hayvanlar avlandıktan hemen sonra,mümkünse boynu kesilerek kanın tamamının akması sağlanmalıdır. Çünkü kanın ette kalması ,etin çok kısa bir sürede bozulmasına neden olacaktır.İç organların da fazla vakit geçirilmeden ve özenle çıkartılması gereklidir. Özellikle sindirim organları derhal dışarıya alınmalı,uzun süre bekleyecek ise,ciğer takımları da çıkartılmalıdır.(Kısa mesafeli taşımalarda,ciğer takımı içeride bırakılabilir) İç organlar çıkartıldıktan sonra,karın boşluğuna rasgele ot değil,özel olarak getirilmiş bezler konulmalıdır.Çok sayıda hayvan avlanması durumunda,hayvanlar rasgele üst üste torbalara doldurulmamalı,vücut sıcaklığının kaybolması beklenerek ayrı ayrı file torbalara konulmalı veya küçük kuşlarda olduğu gibi ayağından asılmalıdır.Avlandıktan sonra bulunamayan ve iç organlarıyla uzun süre bekleyen av hayvanları eğer hava ısısı 10 C derecenin altında değilse, 5-6 saat sonra kokuşmaya başlar. Bu gibi durumlarda , avlandıktan 5-6 saat sonra bulunan hayvanların hemen iç organları çıkartılmalı, karın boşluğunda yeşillenme ve kokuşma olup olmadığına bakılmalıdır. Vurulma sırasında mide ve bağırsakları parçalanan hayvanlarda bu kontrol daha özenli yapılmalı ve bu gibi etleri tüketmekden kaçınılmalıdır.Uzun süre bekleyecek av etlerinin bozulmaması için, temiz tuz ile tuzlanmaları gerekir.Eti yenmeyen ve postu için avlanan hayvanların postunu evde değerlendirmek gerektiğinde, postun işlenmesini evde yapmaktan kaçınılmalı ve bu işlem, mutlaka bir tabakhanede yaptırılmalıdır. Çünkü kıllara yapışık vaziyetteki parazit yumurtalarının insanlarda kist oluşturma ihtimalleri vardır. Oysa tabaklama esnasında postlar çeşitli asitlerle işlem gördüğünden, bu risk ortadan kalkar.Avcıların sağlıklı bir av eti ve avcılık için köpeklerinin ve diğer av hayvanlarının da sürekli Veteriner Hekim kontrolunda olmalarını sağlamaları,aşıların ve parazitolojik kontrollerini yaptırmaları gerekir. Bütün bunların en önemlisi , avcılık hobilerimizin ve becerilerimizin,av mevsiminde ve izin verilen hayvanlar üzerinde gösterilmesi gereklidir.Eğer bu kurala uyulmazsa,doğuracak derecede gebe,kaçamayacak ve uçamayacak kadar genç hayvanların avlanması sözkonusu olacak ve önemli bir milli servet heba edilecektir. Ayrıca bu şekildeki hayvanların etlerinde arzu edilen lezzet de bulunmayacaktır.Sonuç olarak, av hayvanlarının etleri ve diğer ürünleri nedeniyle,bir takım hayvan hastalıklarının insanlara geçmesi ve insanların bu yüzden hastanelerde ömür tüketmesi ve hatta ölümcül olayların olması mümkündür. Fakat bu riskler,bilinçli bir avcının alacağı tedbirlerle ,risk olmaktan kolaylıkla çıkabilir. Bu konudaki riskler bertaraf etmede , avınızla avlanmamanız hususunda en büyük yardımcılarınız Veteriner Hekimlerdir.

Tüfek Seçimi

Ülkemizdeki yayınların azlığı ve genel anlamdaki balistik bilgisizliği nedeniyle,halen büyük bir tehlikenin farkında olmadan atış yapan o kadar çok deneyimli ve deneyimsiz avcı var ki...Öncelikle, her yivsiz av tüfeği sahibi,tüfeğinin namlusunda kanunen yazılması mecbur tutulan Namlu Fişek Yatağı uzunluğunu bilmesi ve ona göre fişek kullanması gerekir. Namlu fişek yatağı, av fişeğinin atış yapılmak üzere girdiği, namlunun en sağlam ve geniş kısmıdır.Kural olarak,atış yapılacak dolu fişeğin değil, fakat boş kovanın uzunluğu olarak fişek yatağına uygun olması gerekir. Çünkü 65 mm , 70 mm,76 mm ve 89 mm’ lik fişek uzunlukları,bu fişeklerin boş ve açık konumları için ifade edilmektedir.Örneğin,70 mm’lik fişek yatağına girmeyen 76 mm’lik boş kovan ,doldurulup ağzı da kıvrıldığında,aynı fişek yatağına rahatlıkla girecektir.Böyle bir durumda tetik çekildiğinde en iyi ihtimalle bir namlu yarılması ortaya çıkacaktır.

Avcılığın Basamakları

Winconsin Üniversitesi profesörlerinden Robert Jakson ve Robert Norton tarafından 1970 li yılların sonlarında 1.000 in üzerinde avcı ile görüşme sonucu gerçekleştirilmiş çalışma sonuçlarına göre, avcıların avla ilgili davranış gelişimleri beş ayrı basamakta guruplanabilmektedir.1- Öğrenme basamağı2- Sınırlara ulaşım basamağı3- Trofe basamağı4- Metot basamağı5- Sportmenlik basamağıBu basamakları tek tek kendi içinde incelediğimizde her avcının kendisini bu basamaklardan birinin içinde bulabileceğinden şüphemiz yoktur. Ayrıca bu basamaklardan birinin içinde olmak son derece doğaldır da. Burada göz ardı edilmemesi gereken husus, avcının bulunduğu basamağa hangi süre içinde ulaştığıdır. Örneğin, Öğrenme basamağı’ nın geçilmesi için gerekecek maksimum süre formal eğitim almak koşulu ile en az 2 yıldır. Sınırlara ulaşım basamağı için de aynı sürenin geçmesi uygun olabilir. Avcının Trofe basamağı ve Metot basamağı nın gereklerini uygulayabilmesi için toplam 6 yıl gibi bir süreye ihtiyacı olduğunu varsayarsak, 10 yıllık bir avcıSportmenlik basamağının sınırlarına ulaşmış demektir. Bu örneği anlatmaktan amacımız; 30 senelik avcı olmasına rağmen av sohbetlerini “ hâla kaç tane vurduğu veya tuttuğu üzerine koyulaştıran ” avcılarımızın konuyu bir kere daha bu bakış açısı ile görmelerini, bu bağlamda bir kere daha düşünmelerini sağlamaktır.Not: Bundan sonrası 6 sayfada açıklandığı için özetlemek durumundayım.1- Öğrenme Basamağı: Bu basamakta avcının ana amacı avcılıkla ilgili becerisini ve gelişmiş durumunu çevresine gösterme çabalarını kapsar. Avcının bu basamakta olduğunu sergilediği bu tavırlardan kolayca anlayabilirsiniz. Katılmış olduğu avlarda yapmış olduğu hataları sık sık tekrarladığının farkında bile değildir. Avcılık etiği hakkında pekişmiş bir kanaati yoktur. Evrensel değerler ve var olan kaynakların gelecek nesillere aktarılması ile ilgili ana konular onuhiç ilgilendirmemektedir. “ Bu basamaktaki avcının heves ve arzuları aklının önündedir. ”2- Sınırlara ulaşım basamağı: Bu basamakta ana amaç yasal kurallarla belirlenen sınıra kadar ulaşmak için fazla av yapmak ve avcılık yeteneğini kendine ve yakın çevresine ispatlamaktır. Öğrenme basamağını geçen avcı bu basamakta müthiş bir enerji sarf eder. “ Onunöncelikli tek bir amacı vardır. Sınırlara ulaşmak. ” Bu basamağın içindeki avcı durmak bilmez. Av gününün başından sonuna kadar av yapma tutkusu ile hareket eder. Vakit kazanmak için yiyeceğini yanında taşır. Rüyaları bile av figürleri ile doludur. Edindiği bilgileri evvelki basamakta bulunan avcılarla paylaşmaz. Kısaca konu av olursa, o biraz bencil ve kıskançtır.3- Trofe basamağı: Bu basamakta ana amaç rastgele bir av değil belirli özelliği olan birinin avlanmasıdır. Bu noktada geçerli kural belirgin olarak avcı tarafından üretilmiş değer yargılarıdır. “ Avlanacağı zamanı ve yeri asla ondan duyamazsınız. O size sadece sonucu göstermek ister. ” Bu aşamada ava gitme sayısı azalırken rafine zevkler çoğalır. Bu basamakta usta ve seçici bir avcı vardır. İçinde bulunulan av sezonundan çok daha önce planlanan, uzun mesafelere ava gitmekten çekinmeyen, donanımı geçmiş yıllara göre daha gelişmiş bir strateji uzmanıdır. Avcının avlağa sürekli fotoğraf makinesi götürme arzusuna bu basamakta rastlanır.4- Metot basamağı: Bu basamakta avcı, beceri gerektiren ve dolayısıyla ava daha fazla kaçıp kurtulma olanağı sağlayan avlanma metotlarına yönelmektedir. Bu basamakta avlanma fiili yavaş yavaş birinci plandaki yerini kaybeder. Avlamış olmak artık eskisi kadar önemli değildir. Bazı hallerde avın kaçması onu sevindirebilir. “ Doğaya bakış açısında köklü değişimler bu basamakta başlar. ” Avcının kafasında geçmiş yıllara göre farklı boyutta soru ve cevaplar oluşmaktadır. “ Neden? Niçin? Nasıl? ” ağırlıklı sorular gündemin yoğunluğunu teşkil eder. Her konuda ayrıntılara inilmeye çalışılır. Genç avcılara verdikleri öğütlerde daha tutarlı ve ısrarcıdırlar. “ Geçmişi sorgulamanın başlangıcı, metot basamağının son yıllarıdır. ”5- Sportmenlik basamağı: Bu basamakta uzun yıllar boyu yürütülen ve avlarda üretilmiş ve geliştirilmiş değer yargıları, doğa ile ilgili denge kavramları, yaşama verilen değer, yaşam armonisi, doğa ve yaşam sevgisi gibi ana öğeler etken rol oynar. Bu basamağa ulaşmış avcılaravcılığın doğru kulvarlarda gelişimi, yaban hayatının doğal sürekliliğinin korunması gibi konularda zaman ve para harcamayı seçmektedir. Bu basamak avcıya, uzun yılların kazandırdığıtecrübelerin nimetlerini sunmaktadır. Geçmiş yılların ona verdiği kazanımlar azımsanmayacak kadar çoktur. Bu basamaktaki avcı piramidin tepe noktasına ulaşmak üzeredir. Doğaldır ki bu konum ona belirgin bir yalnızlığı bariz olarak yaşatacaktır. Yakın çevresindeki genç avcılar onu savunduğu ilke ve evrensel değerlerden ötürü anlamakta güçlük çekeceklerdir. Yeni yetişen avcıların onu anlayabilmesi için uzunca bir zamana ihtiyacı olduğunu sadece kendisi bilir. Bu basamaktaki avcı hemen hemen yalnızdır, duygusaldır ve alıngandır. Bu yalnızlığını aşmak, kazanımlarını gelecek nesillere aktarmak için kitap yazar. Fotoğraflardan veya kitaplardan oluşan arşivine çeki düzen verir. “ Bilgi birikiminin ne denli önemli olduğunu, zaman ona acımasızca öğretmiştir. ” Bu basamaktaki avcının ulaşmak istediği nihai hedef, geçmişteki kazanımlarının gelecek nesillere bir disiplin içerisinde aktarılmasını temin etmektir.

Avclar İçin Ekoloji

EKOLOJİ :Doğadaki canlı ve cansız varlıkların birbiri ile olan ilişkilerini ve etkilerini inceleyen bilim dalıdır.Bitkilerle çevre ilişkilerini incelerHayvanlarla çevre ilişkilerini incelerÇevre koşullarını incelerCanlıların hangi ortamlarda nasıl yaşadıklarını incelerÇEVRE VE EKOLOJİ :Çevre Kirliliği------EkolojiÇevre Sağlığı------EkolojiÇevre Sorunları------EkolojiÇevre sorunları neden güncel oldu ?tüm canlıların sağlıkları tehlike altına girdi, kanserin çevre hastalığından kaynaklandığı bilimsel ispatlandı, Çevre kirliliği ülke sınırlarını tanımaz!!!!Çevre sorunları – Ekoloji ilişkisi nedir?Çevre problemlerinin nedenleri? Özellikle Yağmur ormanlarının yok edilmesi, Ozon tabakasının incelmesi, sera etkisi, Deniz ve kıyıların petrol kirliliği, , Nükleer atıklar, - Havaya ve suya tehlikeli kimyasallar bırakan fabrikalar , Gürültü kirliliği, İklim değişikliği, biyo çeşitlilik, çölleşme.Canlı organizma ve cansız maddeler arasındaki organizasyon. Av-yaban hayatının bir sistem bilinci çerçevesinde ele alınıp yönetilmesinde bazı kavramlar, öğeler ve süreçler vardır.Ekoloji kavramı, doğada iç içe geçmiş birbirine bağlı sistemlerden birisidir.EKOSİSTEM : Kendi aralarında etkileşim içerisinde olan tüm organizmaları ve cansız ortam bileşenlerini içine alan, mekansal olarak belirli bir yeri kaplayan ve göreli olarak homojen olan yeryüzü birimleridir. DOĞADA CANLI (BİTKİ VE HAYVANLARIN) VE CANSIZLARIN BİR ARADA BULUNDUĞU, ARALARINDAKİ KARŞILIKLI BAĞLARLA OLUŞTURDUKLARI SİSTEME EKOSİSTEM DENİR. Dere, göl, gölet, orman, tarla, çöl, çayır, deniz ekosisteme birer örnektir.Ekosistemler bir araya gelerek büyük yaşama alanlarını-biyomları- oluşturur. Canlı ve cansız çevre bakımından benzer özelliklere sahip alanlardır.Sürekli değişen ve gelişen bir yaşam birliği ilişkileri toplamının oluşturduğu bir ünitedir.CANSIZ ÇEVRE :Genel Mevkii Arazi Şekli...Toprak HavaİklimSuCANLILAR :1-Üreticiler (Bitkiler)Primer ÜreticilerSekonder Üreticiler2-TüketicilerEtçil (kurt,aslan)Otçul (geyik,karaca)Hepçil (ayı,domuz)Leş yiyiciler(akbaba,sırtlan çakal)3-Ayrıştırıcılar (Bakteriler,mantarlar, böcekler)Biyom (Yaşam Birlikleri) :Dünya üzerinde çok geniş bölgelerde arazi yapısı ve özellikle genel iklim koşullarının yanısıra; bitki ve hayvan topluluklarıyla benzer toplumsal yapıyı gösteren birliklerdir.Biyomlar (Büyük ekosistem toplulukları) :Tundra,Çöller,Tayga(Kozalaklı ağaç ormanı),Step ve Savanlar,Ilıman bölge çayırlıkları,Tropikal Ormanlar,Yapraklarını döken ormanlar,Yarı çöl ve çayırlıklar,Tropikal çalılıklar.EKOSİSTEMİN ÖZELLİKLERİ :Ekosistemin dinamiğini doğum, gelişim, ölüm ve ayrışma olayları ile madde ve enerji dolaşımı simgeler.Ekosistemin sınırları doğada sabit değildir.Ekosistemler birbirlerine zincirleme bağlıdır.Ekosistemler zamanla değişir.Ekosistemler özellikleri bakımından farklı özellikler gösterirler. BİYOSFER :Ekosistemlerin içinde toplandığı, dünyanın yaşanabilir alanı. TÜR :Benzer özelliklere sahip olan ve birbirleri eşleştiklerinde üreyimli bireyler meydana getirebilen canlılar grubudur.Aralarında üreme ilişkisi bulunan canlı bireyler topluluğudur. POPULASYON :Belli bir türe ait , aralarında sosyal ilişkiler bulunan ve gen alışverişi yapabilen gruplardır. ORTAKLIK :Belli bir alanda birarada yaşayan hayvan ve bitki populasyonlarının tümüdür. HABİTAT :Bir canlının yaşadığı doğal alandır, yani evidir.Bir hayvanın sığınma, saklanma, dinlenme, yuva yapma, çiftleşme ve beslenme ihtiyacını gidermesine elverişli, sosyal ilişkilerini gerçekleştirebilmesine uygun, yeterli büyüklükte bir alandır.Av ve yaban hayatı yöneticisi mutlaka türlerin habitat özellikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

Avcılıkta Güvenlik Önlemleri

Bir akrabanızın ya da bir arkadaşınızın avcı olması ilginizi çekti, siz de doğayla iç içe olmanın yaygın yöntemlerinden biri olan avcılığı öğrenmek istiyorsunuz. Doğaya, çevremize, kendimize karşı sorumlulukları çok fazla olan avcılık eylemi, düşünme aşamasını geçip uygulanmaya başlandığında, bilinmelidir ki bu, bir "boş zaman faaliyetinden" çok daha fazla şeyler içerir. Güvenlik konusu da, bunlardan en önemlisidir. Avcı olma kararı alındığında yapılacak ilk iş bir av tüfeği edinme girişimi olacaktır. Bunu takip eden günlerde avcılık eyleminde kullanılması muhtemel diğer malzemelerin temini için avcılıkla ilgili aksesuarların satıldığı dükkânlara ziyaretler başlayacaktır. Alınan malzemeler evde saklanacak, ara sıra ortaya çıkartılarak zevkle seyredilecek ve kurcalanacaktır. Avlanabilmek amacına hizmet etmesi plânlanan bu aksesuarlar içinde, çevre güvenliği ve kişisel güvenlik konularını çok yakından ilgilendiren materyaller bulunmaktadır. Yakın çevremizde bulunanların bundan bir zarar görmemesi için; dikkatli bir avcı ve bilgili bir çevre korumacı olmak zorundayız. Zevkle yapılacak bir etkinliğin sonunda acı olaylara sebep verebilecek yanlış davranışları önlemek, bu bölümün ana konusu olacaktır.Genel Anlamda Güvenlik Kavramı :Kurallara uyan bir avcının bir av sezonu içinde gideceği tüm avları ve buna harcayacağı zamanı hesapladığımızda, aşağı yukarı 70 gün gibi bir süreden bahsettiğimizi bilmeliyiz. Yapmayı plânladığımız günlük, ya da bir kaç günlük av seyahatleri öncesinde veya sonrasında bizi çözümünden zevk alacağımız küçük problemler bekler. Bunlar, ava hazırlık, ava gidiş, avlanma, avın sonlandırılması, avdan dönüş, eve geliş, evde ise malzemelerin kaldırılmasıdır. Bu eylemler sırasında ilgili güvenlik kurallarını, harfiyen uygulamak bilinçli avcıların asla göz ardı etmemesi gereken önemli bir kuraldır.Dikkat ve Sabır :Av sezonu dışında özlemle beklenen bu zamanların hayali ile avcı sabırsızdır. Onun bütün konsantrasyonu avlanmak ve avlanma yöntemleri üzerinedir. Bu heyecanın kenarında köşesinde bir yerde çok ciddi iki önemli tehlike onu beklemektedir. Dikkatsizlik ve onun yakın arkadaşı sabırsızlık. Bu heyecanın ciddiye alınması ile kişisel güvenlik ve çevre güvenliği kavramı ortaya çıkar. Avlanma eylemi sırasında ateşli ve kesici aletlerin kullanılacağını düşünerek, doğa ile mücadelenin ön plâna çıkacağı avlanma eyleminde, ne denli bilgili ve ne denli akılcı olursak, o kadar başarılı oluruz. Güvenlik kelimesi, avcı için "avlanma" kelimesinden önce kullanılır hale gelmeli ve avcılıkla ilgili her eylemin temelini teşkil etmelidir. Şu, hiç bir zaman akıldan çıkmamalıdır ki en iyi sonuç tüm güvenlik detayları ile beraber düşünüldüğü zaman gerçekleşebilir. Aksi takdirde evin kapısından çıkıp arabaya binene kadar olabilecek bir tatsız olay avın tüm tadını kaçırabileceği gibi, bir daha hiç ava çıkmama kararı almanıza bile sebep olabilir.Avcılıkta Güvenlik ve Sorumluluk Duygusu :Avcılıkta güvenlik kavramı, birinci plânda, ailemiz, yakın çevremiz ve kendimiz olmak üzere ateşli silahla yaralanmaları engelleyecek önlemleri almakla başlar. Bu, maksimum dikkat ve özen gösterilmesi gereken birinci kavramdır. Ateşli silahlar daha eve getirilmeden önce kilit altında muhafaza edilebileceği bir yer hazırlanmalıdır. Daha sonra, bu silahların kullanımına ait bilgiler en ince ayrıntılarına kadar öğrenilmelidir. İhmal ve eksik bilgiden doğabilecek tehlikeler, aile üyelerine açık olarak anlatılmalıdır. Evde çocuk varsa, yaşına uygun bir anlatımla silahların yanlış kullanımlarda yol açabileceği tehlikeler sabırla açıklanmalıdır. Saklamak, gizlemek ve bilgi vermemek, insanlar üzerinde daha fazla merak uyandırır ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Unutulmamalıdır ki, bilgilendirmek çocukların ve aile üyelerinin meraklarını giderecek, yanlış davranışları önleyecektir.Silah Alırken :Bu bölümde, silah çeşitlerinden daha çok, “silah alırken nelere dikkat etmeliyiz”in üzerinde duracağız. Bir av tüfeği almaya karar verildiğinde, alınacak silahın kişinin beğenisine uygun olması önemli görünse de, daha sonra bunun ölçülerinin kişiye uygunluğu, teknik özellikleri gibi detaylar öncelik kazanacaktır. Silahta, çok önemli bir detay olan mekanik özelliklerin başında, emniyet sistemi gelmektedir. Satın alınmasına karar verilen tüfek daha dükkândan çıkmadan ilk olarak silahın emniyet mekanizmasını kontrol etmek doğru bir davranış olacaktır.İlk kontroller :Aşağıda sıralanan işlemler bir usta avcı ya da deneyimli bir kişi tarafından yapılabilir. Böyle bir kimse olmadığı takdirde bu işe yeni başlayan bir kişi tarafından bile sabırla, dikkatle ve ilgiyle yapıldığı takdirde olumlu sonuçlar alınacaktır.1- Silah sökülür ve kurma mandallarının durumu göz ile kontrol edilir. Burada amaç fabrikasyon bir hata olma ihtimalinin tespitine imkan vermektir.2- Silahın kurma yayları ve tetik mekanizması kubuz içinde olduğundan görme imkanı yoktur. Kubuz iç yanaklarında, göz ile görünür yerlerde çatlak, çapak ve torna hataları olup olmadığı kontrol edilir. Bu gözlemler bize, silahın genel mekanik durumu, işçilik gibi konularda bazı fikirler verebilir.3- Silahın kırma mandalının kontrolü için tüfek bir kaç kez kırılıp kapatılır.4- Dipçik ve namlu üstünden bastırılarak kurma mandalı kapalı konumda tüfeğin açılıp açılmadığı kontrol edilir.5- Dipçik sağ koltuk altına sıkıştırılarak sol el yardımıyla kundak takılı olmaksızın ve kundakla beraber her iki yana sarsılmak suretiyle yan boşluklar olup olmadığı kontrol edilir.6- Son olarak, tüfek kurulur ve emniyete alınır. Dipçiğe arkadan avuç içi ile vurularak sarsıntı halinde emniyet kilidinin açılıp açılmadığı kontrol edilir. Eğer bu konumda tetik düşerse silahta "çok önemli bir hata var" demektir. Bir uzmanın bu silahı görmesi ve arızayı gidermesi yerinde olur.7- Tüfeğin yanlarından da aynı şekilde yapılacak darbe ile tetik düşmüyorsa, emniyet mandalının sağlam olduğuna emin olunduktan sonra bir kaç dakika beklenilir.8- Tüfeğin emniyet mekanizmasından hiç bir müdahale olmadan bir ses gelmediği takdirde tetik düşürülür. Uygulaması 4-5 dakika sürecek olan bu basit testi geçtikten sonra silah eve götürülebilir. Böylece, zaman zaman, seri üretim tüfeklerde görülebilen basit hata ve arızaların, günler sonra feci sonuçlara yol açmaları bu basit kontrol ile önlenebilir.Eve Silah Getirildiğinde Uygulanacak Kurallar :Konunun başında, mümkünse önceden bu silahın konulacağı yerin tespitinin yapılmasının önemini vurgulamıştık. Silahların bir silah dolabında kilit altında durması en doğru yöntemdir.Silahların, yatak altlarında, gardırop üstlerinde ya da kayışlarından bir çivi ile duvara asılması asla doğru değildir. Eğer bir silah kasamız, ya da silah dolabı yaptırma imkanımız yoksa silahları kutularında sökülmüş durumda muhafaza etmek daha doğrudur. Özel olarak imal edilmiş kilitli çantalar da istenmeyen kurcalamaları engeller.Evde Mühimmat ve Saklanması :Dolabında duran boş bir tüfek ne kadar zararsız görünse de hemen yakınında kolayca bulunabilecek bir fişek onu bir o kadar tehlikeli hale getirebilir. Tüfeğin nasıl doldurulacağına ilgi duyulmaya başlandığı andan itibaren bu tehlike başlar.1- Fişek, barut, saçma, yanıcı parlayıcı ve patlayıcı maddelerin silahlardan ayrı bir yerde kilit altında depolanması gerekir. Bu, başka bir oda, ya da ayrı bir kasada olabilir. Bundan beklenen yarar silahlara yabancı ve acemi birisinin bunlara kolayca ulaşmasını engellemektir.2- Barut ve fişekleri, rutubetsiz ve kapalı bir ortamda, çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklamak gerekir. Bu malzemenin, yanıcı, eritici, sıvı ve gazlardan uzakta, kolay alev almayacak bir kutuda bulundurulması doğru olur.Silah Güvenliğinde Aile Reisinin Sorumlulukları :Silah sahibi olarak ailenize silah emniyeti ve kuralların öğretilmesindeki sorumluluk, herkesten önce size düşmektedir. Unutmayınız ki çocuklarınıza güvenlik kurallarını öğretmeniz ve uygulamayı kontrol etmeniz, çocuklar büyüyüp evi terk edene kadar geçerlidir. Çocuklarınıza vereceğiniz doğru bilgiler sayesinde başka yerlerde ya da arkadaşlarının evlerinde silah ile karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilmeleri onları muhtemel kazalardan koruyacaktır. İşte, ailenin sorumluluğu burada başlamaktadır. Çocuklarınızla Silah Emniyeti İle İlgili Konuşun :1- Çocuklarınızla silah emniyeti ile ilgili konuşmak için en uygun zamanlar buna ilgi gösterdikleri anlardır.2- Çocukla açıkça ve dürüstçe silah emniyeti ile ilgili konuşmak, silahları yakından görüp dokunmasına izin vermek, ona "Silah dolabından uzak dur" demekten ve onu kaderi ile baş başa bırakmaktan daha anlamlı olacaktır.3- Silah emniyeti ile ilgili her konuşmanız, kuralları açıklayacak şekilde olmalıdır.4- Açıklamalar, çocukların silahlarla ilgili, sağdan soldan duydukları uydurma ve gizemli hikayeleri ortadan kaldıracak şekilde sonlanmalıdır.5- Koyduğunuz kurallar çocuğunuzun eve gelen arkadaşlarının da kabul edebileceği şekilde olmalıdır. Bu, silahları ellemek ya da görmek için çocuğunuza gelebilecek "arkadaş baskısını" da ortadan kaldıracaktır.6- Çocuklar zaman zaman oyuncak silahlar ile oynamaktadır. Bu durumu, doğru bir yöne yönlendirmek için çocuğun oyuncak silahla oynadığı zamanlarda ona doğru ve emniyetli hareketleri göstermek gereklidir. Böylece, silah emniyeti ile ilgili temel bilgileri uygulamalı olarak göstermek sureti ile ona faydalı bir ders vermiş olursunuz.Silah Güvenliği İle İlgili Olarak Çocuklarınıza Neler Öğretebilirsiniz ?1- Eğer çocuğunuzun silah güvenliği konusunda yeterince anlayışlı olamayacağına ve bazı şeyleri anlayamayacağına inanıyorsanız, evde ya da dışarıda izin verilmeden ve yanında büyükler yokken silahlara kesinlikle dokunmaması için onu uyarmalısınız.2- Eğer çocuğunuz evde ya da dışarıda bir silah görürse ona, aşağıdaki kuralları uygulamasını mutlaka öğretmelisiniz.3- Dur – Dokunma - Orayı terk et - Büyüklerine söyle4- Kilit altında olmayan açıktaki bir silaha dokunmak bir çocuğun yapacağı ilk şeydir.5- "Dur" kelimesinin buradaki önemi çocuğun silahı gör- mesi ile beraber aklına gelecek ilk kelime olması itibariyledir. Bunu sırasıyla "Dokunma!" kelimesi izler. Bunların çocuğa mesaj olarak verilmesi çok önemlidir. Silahın görüldüğü yerde bir yetişkin insan olmayabilir, dolayısı ile çocuğun bulunduğu yeri terk etmesi ve bu durumu bir yetişkin kişiye anlatması çok önemlidir."Her Silah Doludur" kavramı :Bir silah gördüğünüzde ve onu elinize aldığınızda, düşün-meniz gereken ilk şey onun dolu bir silah olabileceğidir. Dolu bir silah, her zaman ateş almaya hazır demektir. Silahı elinize aldığınız ana kadar onun emniyet mekanizmasının ne durumda olduğuna dair bir fikriniz de yoktur.Bu silah, ilk defa gördüğünüz ve size yabancı özelliklere sahip bir silah ise, daha çok dikkatli olmalı ve tedirginlik duymalısınız.Bütün Silahların, Namlu Yönünü, Mutlaka Emin ve Güvenli Bir Yere Doğru Tutun...Etrafımızda insan bulunsun bulunmasın, elimizde bulunan bir silahın namlusunu boşluğa çevirmek, silah güven-liğinin ilk kuralıdır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta silahın boş ya da dolu olup olmadığı değildir. Sadece silahın namlusunun hiç kimsenin olmadığı boş bir alana çevrilmesi ve orada tutulmasıdır. Ele alınan her silahın, dolu olabileceği düşüncesini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.Kullanmaya Hazır Olmadan Önce Silahınızı Mutlaka Boş Olarak Bulundurunuz...1. Silahınızı kullanmaya hazır hale getirmek sadece bir kaç saniyenizi alır.2. Silahınızı kullanmaya karar vermeden önce fişek yatağının boş olduğundan emin olun.3. Silahınızın nasıl açılıp kapandığını, mermi ya da fişeklerin nasıl takılıp çıkarıldığını çok iyi öğrenin.4. Bu işlemleri yaparken bir sorunla karşılaşırsanız ve sorunu gideremiyorsanız, silahı güvenli bir yere bırakın ve bu işi yapabilecek birinden yardım isteyin.Silahınızın Güvenli Bir Kullanım İçin Hazır Olduğuna Emin Olun...1. Bütün mekanik aletler gibi silahların da düzenli olarak bakıma ihtiyaçları vardır.2. Düzenli temizlik ve bakım, kullanım güvenliğinin önemli bir şartıdır.3. Gerekli şartları yerine getirmeniz halinde dahi, silahta bir problem görüyor ya da hissediyorsanız , silahınızın kullanım kabiliyeti ile ilgili en ufak bir şüpheniz varsa, silahınızı atıştan önce ehliyetli bir tamircinin görmesi şarttır.Atış Yapmaya Hazır Olacağınız Ana Kadar, Parmağınızı Tetikten Uzak Tutunuz...1. Silahı kavradığınızda, parmağınızı sadece tetik muhafazasının üzerine gelecek şekilde tutunuz.2. Atış yapma kararı verene kadar bu pozisyonu korumalısınız.3. Atış yapmaya karar verirken, namlunun önünde sadece hedef olduğuna emin olmalısınız.4. Ancak bu kararı takiben tetiğe dokunmalısınız.Silah Kullanırken ve Saklarken Kesinlikle Uyulması Gerekli Olan Kurallar:Aşağıda belirtilen kurallar uluslararası düzeyde kabul görmüş öngörülerdir. Avcının, eylemini gerçekleştireceği silah cinsinin genel kuralların uygulanmasında hiç bir önemi yoktur. Silahınız bir mızrak ya da ok ve yay olabilir. Sapanla taş bile atıyor olabilirsiniz. Ne ile atış yaptığınızın değil, nasıl yapmakta olduğunuzun önemi vardır.Bu şartlar altında: Hedefinizi ve Hedefin Arkasında Neler Olduğunu Kesinlikle Bilin...1. Atış yapmadan önce hedefinizin ne olduğunu bilmeli ve onu kendi kendinize tarif edebilmelisiniz.2. Atışa hazır olduğunuz ana kadar hedefi gözden kaçırmamalısınız.3. Hedefinizin çevresini görebilmeli, her tarafındaki görüntülerden emin olmalısınız.4. Aksi durumlarda, şüphe duymayı adet edinmelisiniz.5. Şüphe, sizi emniyetli davranmaya sevk edecektir.6. Etrafta sizi rahatsız eden insanlar varsa ve herhangi bir tehlikenin doğabileceğini seziyorsanız asla tetiğe dokunmayınız.7. Unutmayınız, önce düşünüp, sonra ateş etmelisiniz.Silahınızı Güvenli Olarak Nasıl Kullanacağınızı Bilin...Silahı kullanmadan önce nasıl çalıştığını, silahınızın basit parçalarını ve söküp takmayı mutlaka öğrenin. Güvenli bir şekilde açıp kapamayı, mermi ya da fişekleri silahtan çıkarmayı, varsa şarjör takmayı mutlaka öğrenin. Unutmayın ki; silahların mekanik güvenlikleri asla kusursuz değildir. Hiç bir şey, güvenli kullanım şartlarını uygulamanın yerini alamaz.Silahınıza Daima Uygun ve Doğru Mühimmatı Kullanın...Silahların namlularında, silahta kullanılabilecek fişek tipi ve kalibresi yazılıdır. Bunun dışında, silahınızın kullanım kılavuzunda da bu bilgiler mevcuttur. Markası ve gücü belli olmayan, veya tanımlayamadığınız fişekleri asla kullanmayınız.Atış Yaparken Gözlerinizi ve Kulaklarınızı Muhakkak Koruyun...Özellikle poligonda atış yaparken mutlaka kulaklarınızı koruyacak bir kulak tıkacı ve mutlaka gözlerinizi koruyacak darbelere dayanıklı bir gözlük kullanın. Yanınızda bulunanları da kulak ve gözlerini korumaları hususunda uyarın ve namludan çıkan patlama sesinin kulaklarınız, gazların da gözleriniz için zararlı olduğunu unutmayın.Ava veya Atışa Gitmeden Önce Asla Alkol Kullanmayın...Alkol, tüm vücut fonksiyonlarının normal akışını engeller. Böylesi hallerde sağlıklı bir denetim mekanizması oluşturulamaz. Av kazalarının oluşmasında alkolün önemli ölçüde olumsuz katkısı vardır.Silah Temizliği...Düzenli temizleme silah emniyeti açısından çok önem-lidir. Bilinçli bir şekilde yapılan doğru temizlik, silahlarınızın ömrünü uzatacağı gibi size bir boş zaman değerlendirme aracı olacaktır. Silahınız her zaman temiz ve kullanıma hazır olmalıdır. Silahı kullanmadan önce içinde ve dışında kalması muhtemel yağ ve benzeri maddeleri iyice temizlemek, silahta oluşabilecek, hasarları ortadan kaldıracaktır. Silahınızı temizlemeye başlamadan önce silahın boş olduğundan kesinlikle emin olmalısınız. Temizlik aşamasında etrafınızda çocuklarınızın olabileceğini düşünerek bu anlarda fişek benzeri yanıcı ve patlayıcıları etrafınızda bulundurmayınız.Av Bıçakları...Av bıçakları ve çakıları bir avcının en önemli aletlerinden bir tanesidir. Av bıçakları, av esnasında her an kullanıma hazır bir durumda, belde ve kılıfında taşınmalıdır. İhtiyaç duyulması hallerinde dikkatle kullanılmalıdırlar, aksi takdirde keskinlikleri nedeni ile yanlış ve dikkatsiz davranışlarda ciddi yaralanmalara neden olabilir. Avda kullanılacak bıçak ve çakıları satın alırken paslanmaz çeliklerin (örneğin A.I.S.I 440-C gibi) tercihi yerinde olur. Bundan amaç, kesici yüzeyler üzerinde oluşabilecek korozyonların meydana gelmesini engellemektir. Böylelikle av esnasında meydana gelebilecek bir kesikle çeşitli mikrop-ların bıçak tarafından vücuda aktarılmasının önüne bir ölçüde geçilir. Kaliteli bir çeliğin yüzey özellikleri sebebiyle, sadece suyla dahi ciddi anlamda temizliği mümkündür.Evde Av Öncesi Hazırlık...Av öncesi hazırlıkta, gidilecek avın cinsine göre bir gece önceden ya da günler öncesinden malzemeler hazırlanmaya başlanır. Bu hazırlıklarda da ailenin diğer fertlerinin ateşli silahla yaralanma riskini en aza indirecek şekilde davranılması gerekir. Ava gitme hazırlığı öncesinde, silahların temizliklerinin yapılması gerekir. Tüfekler dolaptan ya da kılıflarından çıkarılır. Kuru bir bezle fazla yağları alınır ve fişeklikler hazırlanır. Avda kullanacağınız malzemelerin av çantasına yerleştirilmesi bir düzen içinde olmalıdır. Elinizi attığınızda, neyin nerede olduğu hakkında herhangi bir kuşku olmaması gerekir. Malzemeler içinde kolayca görülebilecek renkte bir ilk yardım çantası bulunmalıdır. Arazide yaralandığınızda ya da herhangi bir kaza anında arkadaşınıza ilk yardım çantasının sadece rengini bile söylemeniz çok değerli dakikaların kaybolmasını engelleyecektir. Bu düzenlemelerin yıllar boyunca aynı şekilde yapılması avcının kendine olan güvenini arttıracaktır. Bu ortamın güvenli ve neşeli bir şekilde tamamlanması için kesici ve ateşli silahların bir an evvel ortadan kaldırılması ve emniyetli bir şekilde hazırlanması avcının sorumluluğudur.Ulaşım Aracının Hazırlanması...Güvenli bir hazırlığın ikinci aşamasında, ava gideceğimiz aracın hazırlanması gelmektedir.Aracımızın hazırlığında ana unsur, aracın her türlü bakımının bizi yolda bırakmayacak şekilde yapıldığından emin olmaktır. Bu, avcının rahatı ve emniyeti açısından önemlidir. Daha sonra eşyaların araca yerleştirilmesi ile başlayan işlemler aşağıdaki gibi sıralanabilir.1. İçinde bulunduğunuz av sezonu ile ilgili MAK kararlarını aracınızda bulundurun.2. Av tezkerenizi aracınızda ya da üstünüzde taşımayı alışkanlık haline getirin.3. Araç tamir bakım malzemeleri mümkün olduğunca kaliteli seçilmelidir.Araçta mutlaka bulundurulması gereken malzeme listesi:• Yedek vantilatör kayışı• Çekme halatı• Takoz• Zincir• Su kabı• Bir battaniye• Çeşitli boyda tornavida ve anahtarlar• Bidon• İp• Balta• Testere• Buji• El feneri• Mum• İlk yardım çantası• Kibrit, çakmakAraçta Güvenlik :Avlak arazisine kadar araçla gitmeye karar verdiğiniz andan itibaren aracınızın da sizin bir parçanız olduğunu düşünerek hareket etmek gerekir. Aracınızın, yeri geldiğinde sizi her türlü tehlikeden koruyacak bir sığınak olacağını düşünmelisiniz. Sizin ve avcı arkadaşlarınızın, sadece avlağa ulaşmanızın temini ile kalmayıp, doğanın her türlü ağır şartlarına aracınızın da katlanacağını düşünerek, aşağıdaki kuralları uygulamanız doğru olur.• Araziye girerken aracın benzin deposunun dolu olmasına dikkat ediniz.• Arazide aracınızı yavaş sürün.• Aracınızı ekili araziye ve kuru otlu yerlere park etmeyin.• Aracı mümkünse yokuş aşağı park edin.• Araç içinde, dolu gaz tüpü taşımayın.• Yedek benzin bidonunuzu çelik olanlardan tercih edin ve yedek depoyu bagajda taşıyın.• Yedek benzin deponuzu ağzına kadar hiç boşluk olma- yacak şekilde doldurun. Aksi takdirde benzin çalkalanarak genleşebilir ve bidon kapağı açılışında ciddi sorunlara sebep olabilir.• Araçta mutlaka yedek anahtar bulundurun.• Yedek anahtarı ava çıkacağınız zaman başka bir arkadaşınıza verin. Arkadaşlarınız buluşma yerine erken gelip, sizi aramaya araçla çıkabilir ya da acil bir durumda aracı kullanmak icap edebilir.• Soğuk havalarda, kalorifer çalışırken asla araç içinde uyumayınız.• Sabah avlağa çıkarken farlarınızın kapalı olmasına dikkat ediniz. Aksi takdirde akünüz bitebilir.• Kış aylarında ava başlamadan en az yarım saat evvel eğer araç içinde iseniz kaloriferinizi mutlaka kapatınız. Sıcak ortamdan soğuk ortama geçişin yumuşak olmasına gayret gösterin. Hava şartlarının ani değişimine karşı hazırlıklı olun.• Akşama doğru çıkılacak avlarda araç içinde küçük bir ışık yanmasına dikkat ediniz.Bu av dönüşünde aracınızı bulmanızı kolaylaştıracaktır.• Yanınıza küçük bir el feneri alma alışkanlığı edinin.• Araca binerken ve nakil anında tüfeğinizi sökülmüş olarak kılıfında taşıyınız.• Dolu tüfek ile asla araca binmeyiniz.• Araç içinde tüfek kurma işlemi yapmayınız.• Araç içinden ve seyahat halinde pencerelerden dışarıya asla atış yapmayın.• Araç kapasitesinin üstünde avcı arkadaşınızı araca almayın.• Araç içinde sigara içmeyin.• Eğer içiyorsanız, sigara izmaritini sönmemiş halde kesinlikle dışarı atmayın.• Uzun yolculuklarda yanınıza araç kullanmayı bilen birisini daha alınız.• Trafik kural ve işaretlerine mutlaka uyunuz.• Araç arkasında römork ya da benzeri bir araç olması halinde, aracınızın çekiş ve gücüne uygun bir sürüş tarzı benimseyiniz.• Av dönüşünde kullandığınız malzemeleri aynı dikkat ve özenle geri yerleştiriniz.• Av yorgunluğu ile özensizce yerleştirilmiş kamp malzemelerinin, ani fren ve hareketlerde araç içinde uçuşarak çok ciddi kazalara sebep olacağını unutmayınız.• Av dönüşünde, yorgun olacağınızdan kendinize dinlenme imkanı tanıyan küçük molalar verin.Arabada Köpek Taşıma :Köpeklerimiz biz avcıların değerli varlıklarıdır. Onlar sayesinde zevkli avlar ve güvenli kamplar yaparız. Bu değerli varlıkların da araç içindeki emniyetlerini düşünmek gerekir. Köpeğin aracın bagajında ve onun taşınması için yapılmış bir kutuda yatması sağlanmalıdır. Uzun yolculuklarda sık sık mola vererek onu izlemeniz ve ihtiyaçlarını gidermeniz doğru bir harekettir. Aksi takdirde, havasızlıktan, sıcak ya da soğuktan dolayı rahatsızlanabilirler ve bagajı açtığınızda tatsız ve üzücü bir durumla karşılaşabilirsiniz. Araç steyşın vagon ya da arazi aracı tipindeyse köpeğin aracın arkasındaki bölümde kafesli özel bir kutuda seyahat etmesi daha sağlıklı olacaktır. Bu imkân yoksa köpeğin ölçülerine uygun, kendinizin bile imal edebileceği bir ahşap kutu da bu işi görecektir. Burada maksat, köpeğin araç içinde yolculara nazaran daha korunmasız bir şekilde seyahat etmesinin engellenmesidir. Ani bir fren ya da savrulmada köpeğin kontrolsüz kalmasının ve yolcuların emniyetini de tehdit etmesinin önüne bu şekilde geçilebilir. Ava gideceğiniz akşam köpeğinizi iyi doyurun. Av dönüşü ilk işiniz köpeğinizin ihtiyaçlarını gidermek olmalıdır. Av dönüşünde köpeğin ayak ve kulaklarını zararlı otlar ve parazitlere karşı kontrol edin ve köpeğiniz için araçta küçük bir su kabı bulundurun.Avlakta Davranışlar, Güvenlik Önlemleri:Avlakta ve doğada davranışlarımız, avcılık etiğine uygun olarak, avın bir araç olduğunu amaç olmadığını kendimize ve çevremize hatırlatır şekilde olmalıdır. Avlakta, silah taşıdığımızı ve bunun her türlü tehlikeye açık olduğunu unutmadan, avcılığın tüm emniyet şartlarını uygulayarak hareket etmek gereklidir. Aşağıda belirtilen emniyet tedbirleri ve tavsiyeler uzun yıllar boyunca elde edilen tecrübeler sayesinde oluşmuştur.• Gideceğiniz av yerini yakınlarınıza mutlaka söyleyin.• Av dönüşü için yakınlarınıza kesin dönüş saati vermeyin.• Avda kullanılacak malzemelerin kaliteli olmasına özen gösterin. Bu sizin emniyet ve rahatınız için gereklidir.• Arkadaşlarınızın sergiledikleri davranış biçimlerini sürekli olarak izleyin ve öğrenin. Bu davranışlar değiştiği zaman (Bilinen hastalıkları, tavırları, alışkanlıkları vb hallerde) olağanüstü bir durum olabilir.• Avlanma eyleminin bir ekip çalışması olduğunu hiç bir zaman göz ardı etmeyin.• Av sırasında arkadaşlarınızla ses ve göz irtibatını kaybetmemeye çalışın.• Sürekli olarak aynı arkadaş grupları ile avlanmayı adet edinin.• Arkadaşlarınızla uzak mesafelerden işaret ile anlaşabilmek için yöntemler geliştirin. Muhakkak surette bir acil durum işareti belirleyin. Bu işareti alınca en kısa sürede aracınıza ya da daha önce kararlaştırılan toplanma yerinize dönün. Zor durumda olan avcılara yardımcı olmak sizler için bir öncelik teşkil etmelidir.• Atış esnasında patlama sesinde bir anormallik sezerseniz namlu içi başta olmak üzere tüfeğinizi kontrol ediniz.• Av sırasında kesinlikle sigara içmeyiniz. Eğer bu alışkanlığınızdan vazgeçemiyorsanız sigaranızı söndüğüne emin olmadan araziye atmayın. Mümkünse toprağa gömün.• Tüfeğinizi araçta kesinlikle kılıfında taşıyınız.• Dolu tüfek ile kesinlikle araca binmeyiniz.• Yemek sırasında mutlaka silahınızı boşaltarak kılıfına koyun.• Arkadaşlarınızın sizi temizlik konusunda uyarmalarına fırsat bırakmayın.• Yemeğe arkadaşlarınızla aynı anda oturmaya özen gösterin.Arazide Yürüyüş ve Tüfek Taşıma :Arazi şartlarında yürümek ve belirli bir performansı göstermek düz yolda yürümekten çok farklıdır. Arazi şartlarında uzun süreli yürüyüşlerde enerji ve efor harcamak çok yorucu bir iştir.Hazırlıksız ve deneyimsiz kişilerin bu eforu sarf ettikleri anlarda çok ciddi hatalar yaptıkları görülebilir. Arazi koşullarının insan bedenini zorlamasıyla birlikte; terleme, güç kaybı ve oksijen alabilme kapasitesi eksikleri nedeniyle bir takım fiziki oluşumlar meydana gelir. Fiziki kondüsyonu kuvvetli bir avcıda dahi yorgunluk sebebiyle, hareketlerde kısıtlamalar ve muhakeme yeteneklerinde dengesizlikler gözlenebilmektedir. Bunlar, tüfek taşıma şeklinin değişmesinden, kalkan bir ava şuursuzca bir atış yapmaya kadar değişebilen nitelikler gösterebilir. Bir uçar avında, fişeklikte taşınan bir şevrotin ya da tek kurşunun yorgunluk ya da alınan alkol nedeniyle şuursuzca tüfeğe konulmasının yaratabileceği sonucu tahmin edebilmek imkansızdır. Örneğin; önünde hafif tepelik bir arazi olan bir avlaktan, yanlışlıkla atılan bir şevrotin fişeği saçmalarının, tepenin ardında sürüsünü otlatan bir çobanı ve bir büyükbaş hayvanı yaraladığı görülmüş bir olaydır..Av esnasında, yorgunluğun ve diğer etkenlerin değerlendirmesi çok dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Av heyecanı ile kişinin kendisini dinlemeyi ve etrafını gözlemlemeyi ihmal etmemesi gerekir.Aşağıdaki ikazları aklınızdan hiç çıkartmayın...• Ava yalnız başınıza gitmemeye özen gösterin.• Tüfeğinizi kayışsız taşımayı ve kullanmayı alışkanlık haline getirin.• Dolu silahla, asla, hendek, çit ve benzeri yerlerden atlayarak geçmeye çalışmayın.• Hendek, çit ya da benzeri yerlerden geçişlerde tüfeğinizi kırıp içinden fişekleri çıkararak tüfek kırık halde geçmeyi yeğleyin.• Yağışlı havalarda, namlu içine yağmur veya kar girmemesine dikkat ediniz.• Av sırasında, tanımadığınız kişilerden kesinlikle fişek alıp kullanmayınız.• Av sırasında tüfeğinizi doldururken gereken emniyet tertiplerini alın.• Av yürüyüşünüzde silahınızı hiç bir kimsenin bulunmadığı bir istikamete çevirin.• Doldurduktan sonra silahınızı kapatırken boşluğa doğru tutup yavaşça kapatın.• Tüfeğinizi sürekli olarak hangi elinizde taşıma alışkanlığı edindiyseniz av bıçağınızı kemerinizin ters tarafına takmaya özen gösterin.• Uzun süren avlarda omuzlarınızın ağrımaması için yelek yerine bel kütüklüğü kullanın,• Av bıçağınızı ya da çakınızı av türüne göre seçin. Bıldırcın avına kocaman bir bıçakla çıkmamaya gayret edin.• Bir av gününde üzerinizde taşımayı düşündüğünüz av malzemelerinizi vücut ağırlığınıza göre dengelemeye çalışın.• Arkadaşlarınızın yanına dönerken herhangi bir ikaza gerek kalmaksızın silahınızı boşaltın.• Diğer avcıların yanına silahınız açık ve kırılmış olarak yanaşınız.•Silah otomatik ise boşaltmayı onların görebileceği güvenli bir mesafede yapın. Otomatik tüfeğinizin kurma kolu daima açık kalacak ve görülür şekilde kalmalıdır.• Silahınızı doldururken ve atış sonrası daima namlunun içini kontrol ediniz.• Av yürüyüşü esnasında silahınızın namlusu arkadaşlarınıza dönük konumda olmamalıdır.• Avcı hattında yürürken silahınızın namlusu daima havaya dönük konumda olmalıdır.• Avlanırken avcı hattını kesinlikle ihlal etmemeye özen gösterin.• Kalkışı sırasında tanımadığınız bir av hayvanına asla atış yapmayınız.• Diğer avcılara doğru kalkan ava asla atış yapmayınız.• Arkasını görmediğiniz yöne kesinlikle atış yapmayınız.• Saçmaların ya da merminin sekebileceği su, buz, kaya, taş ve benzeri yüzeylere kesinlikle atış yapmayınız.• Silahınızı boş dahi olsa asla dik olarak bir yere dayamayınız.• Alkol aldıktan sonra asla atış yapmayınız.• Ele geçirdiğiniz av hayvanlarını mevsim şartlarına göre uygun şekilde saklayınız.• Sıcak havalarda avladığınız av hayvanlarının iç organlarını çıkarın, mümkünse tuzlayın.Fişek Seçimi...Gideceğiniz av türüne göre fişek temin etmek ve tercihleri yapmak zamanla avcılık eyleminin en zevkli konularından biri haline gelir. Kullanacağınız fişeklerin silahınıza ve av türünüze uygun olmasını sağlamak önemli bir konudur.• Avın cinsine göre tüfeğinizde tercih edeceğiniz şok tipinin önemli sonuçlar doğuracağını unutmayın.• Gideceğiniz av türüne göre uygun saçma numarası seçmeye özen gösterin.• Değişebilen şoklu tüfekleri kullanırken uygun zaman aralıkları içinde namlu ağzındaki şoku yeniden sıkın.• Eğer fişeğinizi kendiniz dolduruyorsanız boş kovanlarınızın hepsini doldurmadan önce mutlaka doldurduğunuz yeni dolulardan numune alarak deneme atışı yapın.Yapmış olduğunuz deneme atışında (40 m) saçma dağılımını görün ve grupmanlara dikkate edin. Saçmalar arasından avın geçmemesi gerektiğini unutmayın. Yapmış olduğunuz doluları muhafaza ederken kaç gram barut, kaç gr saçma koyduğunuzu ve tapa basıncını, fişeklerin bulunduğu kutu ya da torbaların üzerlerine dolum tarihi de dahil olmak üzere not edin ve dolum yaparken sigara içmeyin.Arazi ve Ormanda Güvenlik İçin Kıyafet Seçimi :Avda mümkün olduğu kadar yapılacak avın özelliklerine uygun bir kıyafet seçimi yapılmalıdır. İklimsel ve çevresel şartlar burada önem kazanmaktadır. Bir avcının tercih edeceği kıyafetler içinde, mevsimine uygun seçilmiş sağlam bir av botu ya da çizmesi avcının hareket kabiliyeti ve kişisel rahatlığı açısından önceliği alır. Yapılan avların daha ziyade yürüyerek olması bu konunun önemini arttırmaktadır. Bunu sırasıyla diğer avcılar tarafından fark edilmeyi sağlayacak renklerin kıyafetlerde kullanılması ve kamuflaj ile ilgili detaylar takip eder. Avcıların birbirlerini seçebilmeleri için parlak portakal rengi yelek ve şapkaların kullanımı kesinlikle tercih edilmelidir. Bazı ülkelerde av kıyafetlerinin bir bölümünde bu renklerin kullanımı avın cinsi önemli olmaksızın mecburidir.• Dolu yaparken sigara içmeyin. Yeni aldığınız bir bot ya da ayakkabıyı ava gitmeden önce uzun yürüyüşlerle muhakkak deneyiniz.• Avda sentetik çoraplar giymeyiniz.• Sentetik kıyafetleri tercih etmeyiniz.• Askeri kamuflaj kıyafetlerin her avda kullanılamayacağı artık tüm dünyada kabul edilmiş bir gerçektir. Örneğin; Bıldırcın avına koyu yeşil ve alacalı askeri kıyafetle gidilmesi gereksizdir.• Yapılacak ava göre diğer insanlar tarafından görülmekle birlikte bazı hallerde avın türüne göre yabani hayvan tarafından görülmemek amacıyla kıyafet seçimi yapılmalıdır.• Yaz aylarındaki avlarda mevsimsel özelliklerden dolayı açık ve doğal renkli pamuk ya da keten elyaflı kıyafetler tercih edilebilir. Burada amaç sıcak aylarda vücudun daha fazla nefes almasını temin etmektir. Koyu renklerin güneş ışınlarını daha fazla emdiğini unutmamak gerekir.• Bıldırcın ve benzeri avlarda başımızdaki şapkanın veya yeleğimizin doğada az rastlanır kolay görülebilir renklerden olması avda diğer şahıslar tarafından görülmeyi kolaylaştıracaktır.• Orman avlarında, avın türüne göre kıyafet seçimi yapılmalıdır.• Çulluk, sülün ve benzeri avlarda kamuflaj kıyafetlere gerek yoktur.• Domuz ya da geyik avı gibi kamuflaj kıyafet gerektiren avlarda ise, az hareket etmek ve yer değişimi yapmamak doğru olacaktır.• Sürek veya bekleme avlarında av rehberinin ya da avcı başının talimatlarına kesinlikle uymak ve kimin nerede oturduğunu bilerek atış yapmak gerekir. Sürek avlarında avın başlangıç ve bitiş zamanları bir işaret ile belirlenmelidir. Bitiş işaretini takiben avcılar diğer avcılar tarafından kolayca görülmek için yanlarında taşıdıkları fosforlu turuncu renkli yelek ya da şapkalarını giymelidirler. Avın bittiğini belirten işaret alındıktan sonra asla atış yapılmamalıdır.Arazide Toplumsal Bağlamda Sosyal ilişkiler :Avlanma eyleminin icra edileceği arazilerin ve ormanların kullanıcıları ve sahipleri avlanma eylemi sırasında orada bulunabilirler veya bulunamayabilirler. Bu anların her ikisinde de avlaktaki karşılaşmalarda Türk örf ve adetlerinin gereği olarak gereken davranışların ve saygı sözcüklerinin kullanılması gerekir. Bu davranış şekli avcıların saygın kişiler olduğu ve emniyet kurallarına uyduklarını ifade etmede yardımcı olacaktır. Bazı arazi sahipleri ya da ormanlarda çalışanlar avcılık eyleminden silah kullanılıyor olması ve vurulma, yaralanma tehlikesi nedeniyle rahatsız olabilirler ve arazilerini terk etmenizi isteyebilirler. Bu durumda ısrarcı olmayarak tartışmalara neden olmadan o araziyi terk etmek en doğru davranış olacaktır. Unutulmamalıdır ki özel arazi sahiplerinin arazilerini terk etmenizi isteme hakkı her zaman bulunmaktadır. Avlanmanın zevkini ve ölçüsünü kaçıracak her türlü davranış ve eylemden uzak durmak bir avcının öncelikle uyması gereken kurallardan bir tanesidir.• Örf ve adetlerimiz gereği avlaklarda karşılaşacağınız köylü ve yabancılarla selamlaşın. Yapacağınız sohbet sırasında öncelikle onların sorunlarını öğrenmeye çalışın. Onların sorunlarının yoğunluğundan dolayı istediğiniz cevapları alamayabilirsiniz. Bu durumda sükunetinizi ve kibarlığınızı koruyunuz. Unutmayın ki, avlandığınız toprakların sahipleri ya da kullanıcıları ile konuşuyorsunuz.• Arazide kesinlikle sönmemiş ateş bırakmayın.• Koyunların sulanması için hazırlanan düzeneklerde deterjanla temizlik yapmayın.Yaptıysanız sabun ve deterjan artıklarının geride kalmamasına özen gösterin ve koyun sürüleri su içerken kesinlikle atış yapmayın.• Çoban köpeklerine karşı çok zor şartlar altındakalmadığınız sürece asla silah kullanmayın• Köylüye ait, hiç bir yapıyı bozmayın.• Çitlerden ağaç çekip yakacak olarak kullanmayın.• Örfü adetleri ve ilkeleri olan bir avcı topluluğunun saygı göreceği gerçeğini bilin, bunu savunun ve yaşatın. Bedelini hiç bir zaman ödeyemeyeceğiniz bir kazaya sebebiyet vermemek için sizden daha deneyimli avcıların ikazlarını asla göz ardı etmeyin.• Unutmayın ki en ucuza sahip olabileceğiniz en kıymetli şey bir başkasının tecrübesidir.• Avcılık ile ilgili bilgilerinizi genç arkadaşlarınıza içtenlikle aktarın.• Gelenek ve görenekler ancak bu şekilde yaşatılabilir. Bu davranışınız, sizin her zaman saygıyla hatırlanmanızı sağlayacaktır.Malzeme Seçimi :Avcılık eyleminde kullanılacak malzemeleri çok çeşitlendirmek mümkündür. Burada kişisel ve çevre güvenliğimizi sağlayacak ekipmanlar üzerinde bir fikir vermek amacındayız. Avcılık eyleminde kullanılacak olan malzemelerin tamamının kolay taşınabilir ve sağlam olması önemli bir noktadır.Kamp :Av eylemi esnasında arazide bir kaç gün kalınması söz konusu olabilir. Bu durumda öncelikle kişisel rahatlık ve güvenlik ön plânda olmalıdır. Araç ve konaklama ile ilgili malzemelerin asgari düzeyde, ama bu bir kaç zevkli günü sıkıntıya sokmayacak şekilde temin edilmesi yerinde olacaktır. Kamp kurulacak yerin önceden biliniyor olması önemli bir avantajdır.• Kamp, dere yatağı gibi sellere ve akıntıya maruz kalabilecek yerlerin dışına kurulmalıdır.• Kamp, kayalık ve taş yuvarlanması muhtemel yere kurulmamalıdır.• Kamp ateşi etrafına asla dere yatağından alınan taşlar konulmamalıdır. Dere yatağı kuru bile olsa taşların içlerindeki nem ısı ile genleşip bomba gibi patlayarak yaralanmalara sebep olabilir.• Kamp, bir akarsu ya da çeşme yakınına kurulursa su temini ve temizlik gibi konularda rahatlık sağlanır.• Kamp çadırları pratik ve hafif malzemelerden temin edilirse kurmak ve toplamak süratli ve kolay olur.• Çevre güvenliği için çadırların daire biçiminde rüzgar almayan bir yerde düzenlenmesi yerinde olur.• Açık arazide kamp kurulacaksa araçların rüzgarın estiği yönde çadırları muhafaza edecek şekilde yerleştirilmelidir.• Ava çıkışta temel gereksinim malzemelerinin araçların bagajlarına kilitlenmeleri istenmeyen durumları önler.• Yiyecek maddeleri çevrede yaşayan hayvanları ve haşereleri davet etmemesi için ortada bırakılmamalıdır.• Sinek ve arı benzeri haşerenin saldırılarını önlemek için şeker ve reçel benzeri maddelerin ağzı kapalı kutularda saklanmalıdır.• Kamp için yeni alınan çadır, portatif masa ve benzeri ekipmanın kamp kurulmadan önce bir kaç kez ev ya da boş bir arazide kurulup sökülmesi daha sonra gerçekleştirilecek kamplarda kolaylık sağlar.Ava giderken yanımızda olması gereken asgari malzemelerAraba içinde:• Çekme halatı• Vinç• Elektrik bandı• Ampul• Sigorta• Uzatma kablosu• Takım çantası• Harita, pusula• El feneri• Testere• Dürbün• Baltaİlk yardım çantası içinde:• Tendürdiyot• Aspirin• Gazlıbez• Ağrı kesici• Amonyak• Makas• Cımbız• İğne• Sargı bezi• Antiseptik• Böcek kovucu sprey• Turnike yapabilmek için uygun lastik• El temizliği için antiseptik solüsyonKonaklama sırasında :• Çadır• Uyku tulumu• Matara• Battaniye• Portatif masa ve sandalyeKonaklama sırasında kurulacak sofra için:• Ocak• Çatal, kaşık, bıçak• Buzluk• Termos• Çelik tencere, tabak, bardak• Tuz ve çeşitli baharatlar• Alüminyum folyo• Kibrit, çakmak• IzgaraGenel temizlik için:• Sabun• Deterjan• El temizleme jeli• Kağıt havlu• Tuvalet kağıdı• KolonyaGenel anlamda temizlik, avlanma sırasında da sürekli olarak dikkat etmemiz gereken önemli bir konudur. Avlanma eylemi esnasında, istesek de istemesek de pek çok bakteri ile doğrudan temas sağlarız. Bu durum özellikle ellerimiz ve ağız yoluyla alınabilecek bir bakteri neticesinde av esnasında, ya da avdan günler sonra ortaya çıkabilecek çeşitli rahatsızlıklar meydana getirebilir. Bunu önlemek maksadıyla temizlik kurallarına maksimum düzeyde dikkat etmemiz, sağlığımız için gereklidir.Yemek öncesinde ellerimizi ve yüzümüzü su ve sabun kullanarak temizlemeliyiz. Su ve sabun bulunamıyorsa piyasada satılan su kullanmayı gerektirmeyen bakteri öldürücü maddeler temizlik için kullanılabilir. Avda verilen yemek molaları genellikle yerde kurulan sofralarda gerçekleşmektedir. Bu zeminlerde mutlaka bir naylon örtü kullanılmalıdır. Yani, yemek yenilen zeminin mümkün olduğu kadar toz, toprak ve çamurdan arındırılması sağlanmalıdır. İmkân varsa, portatif masa ve sandalye kullanılması en doğru tercihtir.Mutfak eşyasının mikrop barındırmayacak ve kolay temizlenebilecek malzemelerden olması tercih edilmelidir.Kötü hava şartlarında dikkat edilmesi gereken önemli hususlar...Aşırı sıcak havalarda oluşacak tehlikeler:Aşırı terleme sırasında, çok soğuk su içmemek gerekir.Aşırı terleme ile birlikte tuz ve mineral kaybı olabileceğini göz önünde tutarak su içine eczanelerde satılan toz haldeki glikoz ve mineral karışımları katılabilir. Aşırı sıcak havalarda geniş kenarlı bir şapka ve açık renkli pamuklu kıyafetler giyerek güneş çarpması ve sıcak havanın olumsuz etkilerine karşı hazır olmak gerekir. Aşırı sıcaklarda terleme yoluyla mineral kayıpları olur. Yorgunluk nedeniyle kramplar meydana gelebilir. Aşırı terleme nedeniyle oluşan tuzlanma yanlış elbise seçimi ile birlikte derideki gözeneklerin tıkanmasına ve böylece tahrişlere neden olabilir. Ayrıca, sıcak ve rutubetli ortamlarda çeşitli mikro organizmalar bulunur. Bunlar vücudun aşırı nemli bölgelerinde yoğunlaşıp çeşitli tahrişlere neden olurlar. Özellikle koltuk altı ve ayak parmakları bu nedenle en riskli bölgelerdir. Bu sebeple aşırı sıcaklarda, günlük avlarda dahi mutlaka yedek çamaşır ve çorap bulundurmanız sağlığınız için gereklidir.Aşırı soğuk havalarda oluşacak tehlikeler :Aşırı soğuk havalarda yapılan avlarda ise öncelikle vücut ısısını korumak gereklidir. El ve ayak donmaları, kar körlüğü gibi tehlikeler mevcuttur.Karlı ve buzlu arazilerde yapılacak yürüyüşlerde kişinin kullandığı bot ya da çizmenin kalitesi ve malzeme cinsi önem kazanır. Çamurlu ve buzlu suları içeri almayacak ayağı sıcak tutacak bir bot, bu tür avlarda kişisel rahatınız ve güvenliğiniz için gereklidir. Soğuk havalarda yapılan yürüyüşlerde nefes yolu ile önemli miktarda su kaybı olur.Su kayıplarının büyük bölümü, sentetik kıyafetlerin deriye nefes aldırmaması sebebiyle aşırı terleme ile de olur. Bu kıyafetlerin mümkün olduğu kadar vücuda nefes aldırabilecek ama soğuk havayı içeriye almayacak cinsten olmasına çalışılmalıdır.Kış aylarında kullanılacak kıyafetlerde özellikle, ayak donmalarını önlemek önem kazanmaktadır. Yukarıda belirtilenler evde, avlakta, arabada ve bir avcı ve silah sahibi olarak günlük yaşamımızda uymamız gereken asgari kurallardır. Bu kuralların sayısı ve çeşidi mutlaka arttırılabilir. Her sorumlu avcının, kendi güvenlik kitabını yazacak kadar güvenlik kavramına ilgi göstermesi, her şeyden önce kendi can güvenliği içindir.KAYNAKÇANRA - National Rifle AssociationAvcı Eğitimi ve Yaban Hayvanı Üretme Vakfı YayınlarıAv Doğa Silah DergisiA Boy and His Gun (E.C Barnes)The SAS Survival Hand Book (Harper Collins John’ Lofty’ Wiseman)
Gönderen Tuncay TUNCABOYU zaman: 17:33 0 yorum Bu yazıya verilen bağlantılar
04 Ekim 2007 Perşembe

Köpek Eğitiminin Temeli
Köpeğinizin eğitimi ona vermek istediğiniz mesajı anlamasını sağlayamadığınız sürece başarısız olacaktır. Tüm yapmanız gereken köpeğinizin anlayacağı, onun için doğal olan dili kullanmanızdır. En basit yöntemiyle köpek eğitimi iyi davranışlarını ödüllendirip , yanlışları doğru şekilde düzeltmektir. Sonucu çabanıza değecektir.Köpekler, neyin doğru neyin yanlış olduğunu davranışlarının avantajlı yada avantajsız sonuçlarını tecrübe ederek öğrenir. Bir köpeği eğitmek ona kendisi için neyin faydalı olup neyin olmadığını göstermekten başka bir şey değildir.İşe yaramayan bir disiplini sürdürmek köpeğinizin gözünde sadece sizin etkisiz olduğunuzu kanıtlar. Uygulatamayacağınız hiç bir komutu vermeyin. Bu , onu istediğinde sizi duymazdan gelebileceği fikrine alıştırır. Hiçbir komut uygulanmadan geçilmemelidir.Problemli bir davranışı düzeltirken bu davranışı durdurmanın en doğru zamanı köpeğiniz henüz bunu düşündüğü andır. Olay sırası ve sonrasında bunu düzeltmek daha az etkilidir. Yine de istenmeyen davranışın tam gerçekleştiği sırada hata doğru yöntemle düzeltilmelidir.Köpeğinizin bilmesi ve uygulaması gereken beş temel komut vardır. Bu komutlar köpeğinizin üzerinde hakimiyetinizi sağlamada size anahtar olacaktır. Bu komutlar: "Otur", "Bekle", "Yürü", "Yat" ve "Gel"dir. Bunlara ek altıncı komut ise ağzındaki bir şeyi size teslim edeceği "Bırak" komutudur. Bu komutlar farklı düzeyde eğitim gerektirse de günlük yaşamınızı ve avda köpek kullanımınızı oldukça kolaylaştıracak unsurlardır.Rutin olarak Otur/Yat/Bekle gibi temel itaat eğitimini evde yada bahçenizde sık sık pratik yaparak pekiştirirseniz problemli davranışların çözümünü hızlandırabilirsiniz. Bu egzersizler kontrolün sizin elinizde olduğunu köpeğinize anlatmanın en doğal ve etkili yoludur.Her şeyden önce unutmayalım ki "istenmeyen davranışlar" sadece bakanın gözündedir. Köpek için kazmak, havlamak, diğer köpekleri kovalamak tamamen doğaldır. Bu davranışları kontrol edemeyeceğiniz anlamına gelmemektedir tabi ki ; ama tüm bunları köpeğiniz sizi çıldırtmak için yapmadığını anlamız gerekmektedir. Siz köpeğinizi bu konuda eğitene kadar tüm bunları yapmaması gerektiği konusunda hiç bir fikri yoktur. Ondan ne istediğinizi anlaması gerekmektedir.Köpekler (insanlara göre) istenmeyen davranışlara başladığında en iyisi bu davranışın kaynağını anlamaya çalışmaktır. Çoğunlukla tüm bu problemler yalnız kalmanın verdiği sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Köpekler oldukça sosyal hayvanlardır. Olası çözümlerden biri köpeğinizin yeterince egzersiz yaptığından emin olmaktır. Egzersiz pek çok problem için mükemmel çaredir ve köpekler buna bayılır. Diğer bir çözüm ise itaat eğitimidir. Önemli nokta köpeğinizin sizin ilginize gereksinimi olmasıdır ister yürüyüş isterse de eğitim sırasında.Yani köpeğiniz için ayıracağınız zaman çok önemlidir. Sadece avdan ava köpekle ilgilenmek, av sezonu dışında yemek verme zamanından başka köpeğin sizi görememesi, yemeği de önüne bırakıp hemen yanından ayrılmanız, hatta bazılarının yaptığı gibi köpeğe evin başka bir üyesi tarafından yemek verilmesi, köpeği sizin eğitmenizi olanaksızlaştıracaktır. Bu şartlarda, profesyonel bir eğitimci tarafından eğitilmiş bir köpek bile alsanız zamanla köpek bu eğitimini unutup eski haline gelecektir.Köpeğiniz ile ne kadar çok zaman geçirirseniz , eğitiminde başarılı olma ihtimaliniz o kadar yüksektir.Eğer devamlı değişen bir ruh haliniz varsa, çok çabuk sinirleniyorsanız, sert bir mizacınız varsa, isteseniz de köpeğe karşı yumuşak davranamıyorsanız, köpek eğitmek sizden uzaktır. Bu yüzden devamlı ses tonunuz değişecek ve bu köpeğin kafasının karışmasına, sizden korkmasına ve öğretmek istediğinizi anlamamasına neden olacak.Unutmayınız ; köpeğinize patronun kim olduğunu ona vurarak, bağırarak yada benzer ceza yöntemleri ile öğretemezsiniz.Bunun karşılığında tek öğreneceği size güvenmekten çok korkması gerekeceğidir. Teşvik(Ödül) : Başarılı Köpek Eğitiminin AnahtarıÖdülü anlama ; köpeğinizin davranışlarını nasıl öğrendiğini anlamada ve davranışlarında her hangi bir değişiklik yapmada başarılı olabilmek için büyük önem taşır.İşte size asla unutmamanız gereken bir cümle:KÖPEĞİNİZİN DAVRANIŞLARININ BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU TEŞVİK ETMENİN SONUCUDUR.Köpeğinizde belirli bir davranışı teşvik eden siz yada başka biri olabileceğini aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Arkadaşlarınız, komşularınız, akrabalarınız, çocuklar belirli bir davranışı teşvik edebilirler. Köpeğinizle iletişim içindeki her hangi bir kişi potansiyel olarak onun davranışında değişikliklere neden olabilir.Ödül olarak sadece aklımıza yiyecek gelmemelidir. Ödül ya da teşvik köpeğinizin hoşuna giden her hangi bir şey olabilir. Okşanma, ses tonunuz, belirli bir kelime, yüz ifadesi, belirli bir oyuncakla oynamasına izin verme, dışarı çıkarma gibi. Bunlar da köpeğinizin davranışlarını teşvik ederek belirleyen bir kaç ödülden biridir.Yalnız eğitim anında köpeğe fazla ödül vermekten kaçınmalısınız. Ödül eğitimde köpeği teşvik etmek ve hareketlerinin doğru olduğunu anlatmak için verilir. Doğru hareketi yaptığı zaman ödül kullanılmalıdır ve diğer zamanlarda ödüllendirmekten kaçınılmalıdır ki köpek ödülden bıkmasın ve sadece doğru hareketi yaptığı zaman ödül aldığını fark etsin. Yukarı da da bahsettiğimiz gibi köpeğimize çeşitli şekillerde ödül verebiliriz. Bazılarımız sadece yiyecek veririz, bazen "Aferin" ve "Güzel köpek" sözcüklerini kullanırız, bazılarımız ise köpeğe dokunur , onu okşar , severiz ki bu en çok kullandığımız yöntemlerdendir. Köpeği severek ödüllendirmemiz onun için en büyük ödüldür ama yavrunun sevgiyi ödül olarak alması için her zaman köpeğimizi sevmememiz gerekir.Bu yöntemlerin hepsi de iyi çalışır çünkü hepsi o an yavruya iyi yolda olduğunu anlatır ve sevimli yavrumuz hareket ile ödül arasında bağlantı kurarak bir daha ki sefere ödül almak için ne yapacağını anlamaya başlar. Basit olarak ifade edilmek istenirse teşvikin mantığı şudur :KÖPEĞİNİZ HOŞUNUZA GİDEN BİR ŞEY YAPTIĞINDA SİZ DE ONUN HOŞUNA GİDEN BİR ŞEY YAPIN.Yavru dünyamıza girer ve hareket etmeye başlar. Bazı davranışları teşvik edilirken bazıları edilmez. Köpeğiniz bir yaşına geldiğinde sahip olduğu davranışların çoğu kazara yada kasten teşvik edilmenin sonuçlarıdır. Doğru, köpek davranışının bazıları genetiktir; fakat gün içinde karşılaştığımız davranışları öğrenilmiş yada teşvik edilmiştir. Teşvik hızlı ve güçlüdür. Ödül bir davranışın tekrar gerçekleşme olasılığını sıfırdan % 80'e çıkarabilir. Düşünün bir kere. Tek bir teşvik bile bir davranışın gelecekte yinelenmesini garanti edebiliyor. Şimdi ödülün köpeğinizin davranışlarını anlamada niçin bu kadar büyük önem taşıdığını ve bu anlayışın köpeğin davranışını değiştirmede ve öğrenmesini sağlamada ne kadar gerekli olduğunu anlayabilir musunuz?İkinci önemli konu ise ödüllendirmenin zamanlamasıdır. Köpek bir şey yaptıktan sonra en ideal ödüllendirme zamanı 1/2 saniyedir. Çeşitli araştırmalar da bunun doğru olduğunu göstermektedir. Bu, pek çok nedenden dolayı büyük anlam ifade etmektedir. Köpek sürekli hareket halindedir. Ödüllendirmek için bir yada iki saniye bekleyecek olursanız köpeğinizde başka bir davranışı teşvik ediyor olabilirsiniz. Örneğin ; köpeğe oturmayı öğretmeyi alalım. Köpek oturur , fakat siz ödüllendirmek için köpeğin ayağa kalkmasını beklerseniz ayağa kalmasını ödüllendirmiş olursunuz. Ödüllendirdiğiniz anda köpeğiniz ne yapıyorsa teşvik edilen davranış odur.Pek çok kere köpek sahipleri köpeklerinin üzerlerine atlamasını şikayet eder. Ama doğal teşvikin önemini bilmedikleri için ufakken köpeklerinin üzerlerine atlamasına izin vermiş ve onu okşayıp severek bu davranışa teşvik etmişlerdir. Köpeğin sahibinden yada başkalarından yiyecek dilenmesi de köpek sahiplerinin genelde yakındıkları başka bir durumdur. Tabi ki ufakken ellerindeki veya masada ki herhangi bir yiyeceği köpekleri ile paylaştıklarını unutmuş ve başlarında dikilip , gözlerinin içine bakarak duygu sömürüsü yapan köpeklerine yenik düşerek verdikleri bu yiyeceklerle onları dilenmeye teşvik etmişlerdir. Köpeğin saldırgan yanını teşvik etmek de köpek sahiplerinin genellikle bilinçsizce yaptığı bir davranıştır. Eve yada bahçeye yabancı biri gelir. Köpek yabancıya hırlar. Sahibi "Tamam oğlum bir şey yok , sakin ol" diyerek köpeği okşar , sakinleştirmeye çalışır. Tekrar, ne yaptığının farkında olmadan sahibi köpeğin saldırgan davranışını ses tonuyla yada okşayarak teşvik etmiş olur..Gene silah sesinden korkan köpeği , sahipleri korku ve paniklerini teşvik edecek şekilde , sakinleştirici bir şekilde konuşup , okşayarak köpeğin tepkilerini ödüllendirmiş olurlar.Gördüğünüz gibi teşvikin önemi anlaşılmadığı takdirde herhangi bir davranış problemi ya abartılabiliyor yada yenisi yaratılabiliyor.Öyleyse, davranış problemleri olan köpeklerle ne yapmalıyız? Başta bu bir muamma gibi gelebilir. Bu davranışların değiştirilmesi biraz deneme-yanılma, ekstra beceri ve adım adım ilerleme gerektirebilir.Bu problemli davranışların çözümü DOĞRU DAVRANIŞI TEŞVİK EDEREK gerçekleşir.Doğru davranışları anlamının en kolay yolu köpeğin aynı anda iki zıt davranışı yapamayacağını görmektir. Örneğin bir köpek aynı anda hem oturup hem üstünüze zıplayamaz , aynı anda hem saldırgan hem de dost canlısı olamaz yada aynı anda hem korkak hem de dışadönük olamaz.Sahibine yaklaştığında üzerine atlamaya çalışan bir köpek düşünün. Burada doğru davranış sahibinin yanına geldiğinde oturması olacaktır. Böylece ilk adım köpek yanınıza geldiğinde önce ona "otur " komutunu vermeniz ve oturduğunda ona ödül vermenizdir. Köpeğiniz size yaklaştığında üzerinize zıplamaktansa oturmayı öğrenmesi uzun zaman almayacaktır. Bu tekniği, köpeğin ayağına basmak, göğsünden dizinizle engellemek yada kafasına bir şaplak atmak gibi ceza kullanımları dışında pek çok olayda başarıyla kullanabilirsiniz.Doğru davranışı belirledikten sonra onu teşvik etmeyi öğrenmeniz biraz çalışma gerektirse de uzun vadede teşvikin nasıl çalıştığını anlamanız size ve köpeğinize büyük fayda sağlayacaktır.Dikkat ederseniz yurt dışındaki köpek eğitmenlerinin çoğu bayan. Onlar bu konuda erkeklerden çok daha başarılı nedeni ise ses tonlarının yumuşak olması , erkeklerden daha sabırlı olmaları ve çabuk sinirlenmemeleri.

Av köpekleri

Görme yeteneği, köpekler arasında ırktan ırka farklılık gösterir, zira gözlerin kafadaki yeri, ırka göre değişir.Yassı yüze sahip köpeklerde optik açı 8°°, kurda benzer yüze sahip olanlarda 15-25°, Spaniel Cocker ve Greyhoundlarda ise 8O° civarındadır. Bu yapının davranış üzerine etkisine örnek olarak; geniş görme açısına sahip bir köpeğin, etrafı çok rahat görebileceğinden dolayı, kalabalık ortamlarda çabucak dikkatinin dağılması verilebilir. Bu nedenle, böyle köpekler daha izole ortamlarda, daha iyi eğitilirler. Desmond Morris, bir av köpeğinin, itaat yarışması esnasında, seyirciler arasındaki bir kadının şapkasındaki kuş tüyünü fark edip, ferma duruşunda (av köpeklerinin avın yerini belirtmek için aldıkları vaziyet) kaldığına şahit olduğunu belirtmiştir.Gözdeki optik sinire ait fibrillerin (liflerin) çaprazvari olması, yan görüş açısı için öneme sahiptir. İnsanda bu fibrillerin yarısı, köpek ve kedilerde ise üçte ikisi çaprazvaridir. Bu nedenle, köpek ve kediler insandan daha iyi yan görüş açısına sahiptir. Yani daha iyi bir görüş için biraz yandan bakmak zorundadır. Yine fibrillerin bu özelliği sayesinde bir çoban köpeği bir kilometre mesafeden hareketli nesneleri seçebilmektedir. Zaten köpekte iletişimin bir kısmı görsel sinyallerle yapılmaktadır.İnsanda görme merkezi, konların (konik hücreler) yoğun olarak bulunduğu, ancak rodlarm (çubuksu hücreler) bulunmadığı çukur bölgedir. Bu bölge köpeklerde de bulunur, ancak renkli görmeyi sağlayan kon yoğunluğu daha azdır.Geceleri Görebilirler mi?Köpeğin gözündeki retina tabakasında (burada rodlar maksimum yoğunluktadır)bulunan ve gözün az ışıkta görebileceği şekilde özelleşmiş olan hücreler insana göre çok daha fazladır. Retinanın hemen arkasında bulunan yansıtıcı hücre tabakası, retinadan geçen ışığın alıcı hücrelere ikinci kez çarpmasını sağlar, böylece ışığın gözde toplanma etkinliği yaklaşık %40 oranında artırılmış olur. Işığın az bir kısmı ise, gözde tutularak sarı-yeşil göz ışıldamasını sağlar. Bu durum, geceleyin köpek ya da kedinin gözüne doğru ışık tutulduğunda görülebilir. Örtü tabakasındaki bu yansıtma sayesinde geceleri insandan daha iyi görürler ve düşük ışık kaynaklarını daha iyi değerlendirebilirler.Renklen Ayırt Edebilirler mi?Köpekte ışığı algılama eşiği insandan üç misli daha düşüktür, bu nedenle özellikle kısa dalga boyundaki renkleri ayırmada zorluk çekerler. Gün ışığında, görüntüyü, rodlardan ziyade konlar oluşturduğu için (renkleri seçmeleri, bu renklere duyarlı olan ve kon adı verilen görüntü oluşturan yapılara bağlıdır), köpek muhtemelen mavi, yeşil ve bunların kombinasyonlarını görür; yani görme, dikromatik özelliktedir. Köpeklerde, saldırı eğitiminde kırmızı renkli kollukların daha verimli olduğu söylenmektedir. O halde, kırmızı rengi ayırma yeteneklerinin olduğu düşünülebilir. Gerçekten de kırmızı gibi uzun dalga boyundaki renklerin köpekler tarafından daha rahat ayırt edilebildiği bildirilmektedir (VVhiteley, 1996). Ayrıca köpekler, bütün renkleri göremeseler bile, renkleri ayırt etmeyi kolayca öğrenebilirler; zira beyinlerinde, insana göre az bile olsa, dalga boylarını ayırt eden ganglionlar bulunmaktadır. Bazı araştırıcılar da, renk enformasyonunun davranışlarda kullanılmadığını, bu nedenle, köpeklerde renk ayırım yeteneğinin önemli olmadığını ileri sürerler.Geceleri, köpek ve kedilerin renk görüşü insanınkine benzer. Ancak bu hayvanların tapetum (Örtü) tabakasında yansıma nedeniyle geceleyin san ve yeşil renkleri algılamada hafif bir üstünlükleri söz konusudur.Detayları Seçebilirler mi ve Televizyon İzleyebilirler mi?Köpekler form ve desenleri ayırt etmede zorluk çeker, desenlerdeki detayları görmezler. Bunun sebebi, tapetumun ışığı dağıtması ve retinal ganglionlara bağlı olan rod sayısının fazla oluşuna rağmen, kon sayısının azlığıdır. Kediler, Y tipi ganglion hücrelerinden dolayı televizyonu titrek olarak görürler. Köpekler ise bir grup araştırmacıya göre - kısmen hareketli nesneleri takip edebilmeleri ve kısmen de gölgeleri ayırt edebilmeleri nedeniyle - saniyede 625 dotluk Avrupa ve ülkemiz televizyonlarını İzleyebilmekte, saniyede 525 dot­luk ABD televizyonlarını izleyememektedir. Birçok hayvan sahibi, köpeklerinin televizyon izleyebildiğini söylese de, bu hayvanların izleme aktivitesiyle ilgili nicel ölçümler yoktur.Köpekler Miyop mudur?Köpeklerin yakını fokuslama (bakışlarını yakındaki bir nesneye odaklama) yetenekleri insana göre zayıftır. Bu yetenek, insanın 1/15'i, kedinin ise 1/4'ü kadardır. Kedi ve köpek, 25 santimden yakın mesafeleri net göremez. Ancak bu ölçümlerin çoğu ev hayvanları üzerinde yapıldığı için hatalı olabilir; zira ev hayvanları, ev içinde uzak cisimleri fokuslama imkânı­na sahip olmadığı için miyop olma eğilimindedirler.